Tag Archives: Mülakat Tavsiyeleri

Sizi Reddeden Mülakat Düşünceleri

İşverenler, kendi firmaları için en yararlı, en uygun olan kişiyi işe almayı amaçlamaktadırlar. Bu süreçte pek çok umutla gelen aday maalesef hayal kırıklığı içinde evlerine dönmek durumunda kalırlar. Zira ülkemizde işsizlik oranı yüksek olduğu için bir tane açık iş pozisyonu için kimi zaman yüzlerce başvuru yapılmaktadır.

İşte bu işe alınmayan adayların mutsuzlukla eve dönmelerine sebep olan “reddedilme” işlemi esnasında işverenler, insan kaynakları uzmanları neler düşünmekteler ve neden adayları işe almazlar? İnsan kaynakları uzmanları da normal, sıradan duygu ve düşüncelere sahip insanlar, ancak profesyonel düşünerek firmanın yararını gözetmek durumundalar.

Uzun zamandır işsiz olan ya da halen yapmakta olduğu işten hiç de memnun olmayan adayı bir de bu iş görüşmesinde hayal kırıklığına uğratmak kimsenin hoşuna gitmez. Fakat işin gerektirdiği niteliklerle adayın nitelikleri uyuşmadığında insan kaynakları uzmanları adayları reddetmek durumda kalırlar.

İşverenler adayları neden reddederler ve “çok teşekkür ederiz, ancak bu iş için uygun olduğunu düşünmüyoruz” ifadesini kullanırken neler hissederler? İşte asla sesli olarak adayın yüzüne söylenemeyen empatik işveren düşünceleri hakkında birkaç sır.

  1. “Keşke size daha iyi bir haber verebilseydim”

Sağlıklı zihinsel ve duygusal yapıya sahip hiç kimse, karşısındaki kişi ya da kişileri üzmekten, hayal kırıklığına uğratmaktan zevk almaz. İşte bu durum insan kaynakları uzmanları için de geçerlidir.

Özellikle de mülakat için gelen adayın karakter olarak çok iyi ve niteliksel açıdan da donanımlı, ancak o iş için uygun olmadığı düşünülüyorsa, işverenler adayı reddetmek durumunda kaldıkları için kendilerini kötü hissederler. Uzun zamandır iş arayan veya var olan işinden nefret ettiği halde halen gitmek durumunda kalan adayların, o an görüşmesi yapılan işi ne kadar çok istedikleri gözlerinden, ifadelerinden çok net anlaşılmaktadır. İşte bu yüzden işverenler için “üzgünüm, ancak sizi işe alamayız” ifadesini kullanmak hiç de kolay değildir.

Ancak adayın mülakatta verdiği izlenim, zaten bu iş ve aslında pek çok iş için çok da uygun olmadığı yönünde ise, işverenler bu adayı reddetmekten, onun gününü biraz daha kötüleştirmekten hiç de çekinmezler. Zira bazı kişiler öylesine umursamaz ve çalışmaya gönülsüz görünürler ki; kimi zaman insan kaynakları uzmanları onları reddetmekten keyif bile alabilir.

  1. “Keşke sizin için yapabileceğim bir şeyler olsaydı”

Eğer aday daha önce hiçbir iş başvurusundan ret cevabı almadıysa ve kabul edileceğine çok inanıyorsa reddedilmek onun için bir yıkım olabilir. Ancak işverenler ona işe alınmadığını söylemeden önce, bazı işaretlerden aday yanıtın olumsuz olacağını anlayabilir.

Örneğin insan kaynakları uzmanları adayla görüştükten sonra adayı o firmadaki başka bir yetkiliye gönderdiyse sonuç muhtemelen olumsuz olacaktır. Öncelikle işveren adayı kendisi tanımak ve onun hakkında bir önsezi edinmek ister. İşte bu işlem esnasında işveren adayın bu iş için mükemmel derecede uygun biri olduğu kanaatine varmışsa, zaten başka bir yetkiliye göndermez.

Ancak aday hakkında tam olarak karar verilemiş ya da bazı soru işaretleri oluşmuşsa başka bir yetkiliden de görüş almak faydalı olur. Ancak belirtmekte fayda vardır ki; görüşen ilk uzmanın çok da olumlu izlenim edinmediği, aday hakkında bir diğer uzmanın tam olarak olumlu not vermesi çok da rastlanır bir durum değildir.

Böyle vakalarda görüşmeyi yapan uzman, adaya birkaç gün ya da hafta içinde başka bir yetkilinin kendisini arayacağını söyler. Eğer bir hafta içinde o yetkili aramadıysa, adayın kendisine başka işler bakması doğru olacaktır.

  1. “Sizin için daha uygun bir pozisyon olduğunda sizi arayacağız”

Bir iş için ilan verildiğinde o iş için çok sayıda özgeçmiş gönderilmekte ve pek çok aday mülakata çağrılmaktadır. Ancak bu adayların çok azı işe alınma şansını yakalamaktadır. Bazı adayların nitelikleri ve karakteristik özellikleri, işverenler tarafından çok beğenilir, takdir edilir, ancak o an açık olan pozisyon için uygun olmayabilir. Bu sebeple aday o işe alınmaz, uygun olan başka bir aday tercih edilir.

Fakat özellikle kurumsallaşmış firmalarda geniş bir özgeçmiş arşivi oluşturulur ve onlar niteliklerine göre gruplara ayrılırlar. Bu bağlamda önceki mülakatlarda çok beğenilen, ancak o pozisyon için uygun bulunmayan adaylar, firmada onlar için bir iş açığı oluştuğunda mutlaka aranırlar. Zira elde hazır incelenmiş, görüşülmüş ve beğenilmiş personel adayları varken, sıfırdan başlayıp süreci uzatmayı kimse istemez.

Fakat pek çok işveren ya da insan kaynakları personeli reddedilen adayların çoğunluğuna “biz size döneriz” gibi klişe bir ifade kullanıp çoğunlukla geri dönmediklerinden genellikle bu tür ifadeler ne kadar gerçek olursa olsun aday için inandırıcı olmamaktadır. Fakat profesyonel anlamda kurumsallaşmış, büyük firmalarda her hangi bir koşulda uygun olmayan adaya gayet açık ve net olarak o firmada işe alınamayacağı söylenmektedir.

Buna keza işe alınma ihtimali yüksek olan adaylara da “size uygun bir pozisyonda ihtiyaç olduğunda sizinle çalışmak isteriz, size geri dönüş yapacağız” ifadeleri kullanılır.

Mülakatta Eleştiriye Açık Olduğunuzu Gösterin!

İnsanlar arasında yaşanan pek çok sorunun sebebi, bireylerin eleştiriye yeterince açık olmamalarıdır. Herkes kendisinin en iyiyi yaptığını düşünmekte ve yanlışlarının gösterilmesinden hoşlanmamaktadır. İşte bu anlayış eksikliği, iletişime ve eleştiriye kapalı olma durumu ailede, okulda, işte, arkadaşlar arasında sorun yaratmakta, çoğu zaman ilişkiyi çıkmaza sürüklemektedir.

İşe alma sürecinin belki de en önemli basamağı olan mülakat sırasında da insan kaynakları uzmanları adayların eleştirilere karşı tutumlarının nasıl olduğunu ölçme amaçlı sorular yöneltmektedir. Zira bir takımın üyesi olacak olan kişilerin hem bir arada yaşam hem de daha başarılı bir iş için eleştirilere açık olmaları gerekir. Eleştirilmeye tahammülü olmayanların, gelişime karşı da dirençli oldukları bir gerçektir. İşte tüm bunlardan dolayı mülakatlarda olumlu bir izlenim yaratmak isteyen adayların, tamamen doğal, tamamen kendisi olmaya özen gösterip eksik ya da yanlış yerlerde eleştiriyi kabul etmeleri gerekir.

Bu paralelde işe alım uzmanları adaylara “yaptığınız iş eleştirildiğinde nasıl bir tepki verirsiniz ve bu durumu nasıl yönetirsiniz? İş yaşamınızdan bu tür bir örnek verir misiniz?” şeklinde soru yöneltebilirler. Adayın bu soruya vereceği yanıt ve anlatacağı örnek adayın karakteri, baskı altında olduğunda nasıl davrandığı hakkında önemli ipuçları verecektir.

Bu aşamadan başarı ile çıkabilmenin en doğru yolu kesinlikle eleştiriye açık olduğunuzu ve bunların sizi geliştireceğini düşündüğünüzü ifade etmektir. Eğer anlattığınız örnekte ve açıklamanızda bu eleştirinin çok haksızca yapıldığı, aslında sizin haklı olduğunuz gibi bir yol izlerseniz, sizin yönetilemez ve geliştirilemez birisi olduğunuz düşünülür. Bununla birlikte asla daha iyi olmaya çabalamayacağınız ve esneklik gösteremeyeceğiniz şeklinde bir algı oluşur.

Kendinize “ben yönetilebilir miyim” diye sorun ve yanıtınızda gerçekçi olun

Eleştiriye açık olan insanlar, gelişime, değişime ve yönetilmeye de açıktırlar. Tüm şirketler de kendini geliştirecek, duruma göre değişebilecek ve yöneticileriyle aynı paralelde ilerleyebilecek kişilerle çalışmak isterler. Zira eleştiriye açık olmayan kişiler sık sık bulundukları ortamda kaos yaratırlar.

Başarılı bir iş hayatı için eleştiriye ve gelişime açık olmak hayati önem taşımaktadır. Zira iş dünyası ve tüm sektörler her geçen gün inanılmaz bir hızla gelişmektedir. Eleştiriye açık olmayan kişiler bir sosyal ortamda, iş yerlerinde sürekli savunma durumunda kalırlar ve sahip oldukları eforu diğerlerinin görüşlerinin haksızlığını kanıtlamaya çalışarak harcarlar. Aslında bazıları için bu çok da kötü gibi görünmeyebilir.

Ancak eleştiriye tahammülsüzlük hem kişinin kendisini hem de onunla iletişim halindeki diğer insanları yorar, sıkar ve zaman zaman yaralar. Eğer bir iş yerindeki yönetici sorumluluğu altındaki personeli eleştiremezse onunla iletişim de kuramaz, onun daha iyi olabilmesi için de bir şey yapamaz.

İşte böyle vakalarda da en kısa zamanda o kişinin o işyeriyle ilişkisinin kesilmesi gündeme gelir. Sonuçta hiç kimse mükemmel değildir. Herkesin bilmediği konularda yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Özellikle de yeni işe başlanan bir yerde yanlışların düzeltilmesine, yönlendirilmeye, eleştirilmeye sıkça yer verilir. İşte tüm bunları hesaba katarak bir mülakat öncesinde aday kesinlikle kendisinin yönetilebilir birisi olup olmadığını düşünmeli ve eğer değilse bu yönünü törpülemek adına uğraş vermelidir.

Hangi eleştirel sorulara nasıl yanıtlar verilmeli?

Mülakatlarda adayların eleştiriye açık olup olmadıklarını ölçecek bazı sorular yöneltilir ve bunların yanıtlarına göre de aday hakkında özel yorumlar yapılabilir.

Örneğin “birinin size bir işi daha iyi yapabileceğinizi söylediği bir anı anlatır mısınız? Bu durumda siz nasıl bir karşılık verdiniz ve nasıl o işi daha iyi hale getirdiniz? Sonuç nasıl oldu” şeklinde bir yaklaşımda nasıl bir yol izlenmeli?

Burada önemli olan durumu ya da görevi, yaptığınız davranışı ve davranışın sonucunu net ve tutarlı bir şekilde anlatabilmenizdir. Genellikle böyle durumlarda adaylar olayı uzun uzadıya anlatırlar, ancak sonucu es geçerler ya da birkaç cümle ile geçiştirirler. Burada en önemli olan husus sonuçtur. Zira siz bir görevi yerine getirdiniz, yöneticiniz o iş için size farklı bir yol gösterdi ve bu sayede daha iyi olacağını söyledi, siz o yolu izlediniz ve sonuç nasıl oldu? Başarılı ya da başarısız olmanız hiç önemli değil önemli olan bu örnekte sizin eleştirilere açık bir çalışan olduğunuzu ve yöneticinizin direktiflerini önemsediğinizi gösterebilmenizdir.

Mülakatlarda stratejik yanıtlar verebilmek çok önemlidir. Karşınızdaki kişiler muhtemelen sizin gelecekteki yöneticileriniz ve bu sebeple sizin onlara nasıl esnek ve eleştiriye açık bir aday olduğunuzu gösterebilmenizdir. Burada anlatacağınız hikayede sizi eleştiren kişinin saçmaladığından, aslında sizin en doğru yolu izlediğinizden, yine en sonunda sizin haklı çıktığınızdan kesinlikle bahsetmeyin.

Unutmayın ki bu sizin hayalinizdeki işinize alınmanız için kısıtlı bir süre ve bunu başkalarının hatalarını anlatarak harcamak istemezsiniz. Olumsuz olan tüm ayrıntıları aklınızdan silin, sadece sizin eleştirel yaklaşıma olan hoşgörülü tavrınızdan bahsedin.

Mülakatların Son Aşamasında Adayların Yaptıkları Hatalar

Küçük çaplı işletmelerin işe alım süreçlerinde genellikle iş başvurusu yapılır, uygun olan özgeçmişlere sahip adaylar bir kez mülakat için çağrılır ve bunun sonucunda işe alım gerçekleşir. Ancak sektörün öncü firmalarında, büyük çaplı şirketlerde işe girebilmek çok daha zor ve meşakkatli bir dizi iş ve mülakat süreci gerektirmektedir.

Örneğin büyük bir firmada işe girebilmek için öncelikle iş ilanına başvuru yapılır, ardından özgeçmişi uygun olan adaylar bir kez ön görüşmeye alınır. Ön görüşmenin sonrasında belki telefon görüşmesi için bir zaman belirlenir ve o süre içinde insan kaynakları uzmanları ile telefon mülakatı yapılır. Sonrasında 1 ya da 2 kez yeniden farklı aşamalardan oluşan yüz yüze mülakatlara çağrılarak işe alım süreci gerçekleşir. Bazı kişiler bu son aşamada gayet rahattırlar ve mülakatları da başarılı geçer.

Son mülakat için davet edildiyseniz, bu hatalara dikkat edin!

Adayın yaşamı hakkında çok önemli bir karar verecek olan kişi en doğru kişiyi seçmek için düşünmek, seçim yapmak durumundadır. Ancak aday zaten bu uzun ve çok aşamalı elinden gelenin en iyisini yapmış ve artık kendinden emin bir şekilde olumlu kararı bekliyordur.

İşte tüm sürecin işlediği iş görüşmelerinde bazı adaylar en son mülakata kadar her şeyi gayet başarılı şekilde götürüp son mülakatta bazı küçük hatalar yaparak işi kaybedebilmekteler. Bunun gerçekleşmemesi için adayların en son mülakatta 3 büyük hatayı yapmamaya özen göstermeleri gerekir.

1. Daha işe alınmadan son mülakatta, sanki oranın çalışanıymış gibi giyinmek
Her sektörün, hatta her iş yerinin bir üniforması olmasa da kendine has bir giyim tarzı vardır. Adaylar iş görüşmesine giderken hangi iş kolun olduğundan bağımsız bir şekilde ciddi ve profesyonel sınırlar içinde giyinirler. Ancak işe alınacağına kesin gözüyle bakan adaylar, son mülakata giderken sanki çoktan işe alınmış gibi giyinirler, bir önceki mülakata giderken gösterdikleri özeni göstermezler. Örneğin, kot pantolon, spor ayakkabı gibi rahat kıyafetler giyilerek gidilebilen bir işin son mülakatına kotla gitmek çok büyük bir hata olur. Adayı mülakatta bu şekilde gören işe alım uzmanı rahatlığa ve cürete şaşırır, belki birkaç tane şaka yapar, ancak kesinlikle olumlu bir etki yaratmak mümkün olmayacaktır.

Bunun yerine: Son mülakatlarda genellikle “büyük patronla” ya da insan kaynakları departmanı yöneticisi ile görüşme yapılmaktadır. İşte bu sebeple bu son aşamayı da en iyi şekilde geçmeye çalışmak önemlidir. Aday son mülakata giderken aslında en şık, en profesyonel, iş dünyasına en uygun kıyafetini giymelidir. Ancak daha günlük şık bir kıyafetin daha olumlu bir etki yaratacağına dair bir tüyo almış veya öyle bir izlenim edinmiş adayların, bir tık daha günlük giyinmelerinde sakınca yoktur.

2. İşe alım uzmanının arkadaşıymış gibi gereksiz bir samimiyetle davranmak
Bir aday, hangi koşulda olursa olsun işverenine, insan kaynakları uzmanlarına belli bir saygı ve mesafe çerçevesinde davranmalı, yaklaşmalıdır. Özellikle de daha işe alınmadan mülakat aşamasındayken, sadece birkaç kez görüştüğü bir yöneticiye fazla samimi yaklaşmak itici bir etki oluşturabilir. İşe alım uzmanları ne kadar içten yaklaşırsa yaklaşsın mülakata giden aday sadece masum bir tokalaşma yapması gerekirken, sanki kucaklaşacakmış gibi bir samimiyet içine girmemelidir. Bu bağlamda kişisel yaşamla ilgili ayrıntılı konuşmak, iş prosedürü dışına çıkan ifadeler kullanmak yanlış olacaktır.

Bunun yerine: Birkaç kez görüştüğünüz ve özellikle de size samimi yaklaşan bir insan kaynakları uzmanına tabi ki de bir robot gibi soğuk yaklaşmayın. Ancak profesyonel diyalog sınırlarını da korumaya özen gösterin. Bu bağlamda sıcak bir gülümseme, tokalaşma, bir oyun arkadaşı değil de saygılı bir iş arkadaşı şeklinde yaklaşım doğru olacaktır.

3. Arkadaşlara ve diğer tanıdıklara zaten çoktan işe alındığını söylemek

İş başvurusu olumlu değerlendirilmiş, ilk mülakat süreci çok sıcak ve doğru geçmiş, bir tek son mülakat kalmışsanız, aslında işe alınmak için neredeyse tüm şartları sağlamaktasınız. Ancak iş sözleşmesi yapılmadığı sürece adayın işe alınmayı garantilediğini düşünüp çevresindeki kişilere “işi kaptım” şeklinde anlatması yanlış olacaktır.

Bu zaten işi almak uğruna değil, sadece adayın kendisini kanıtlama çabası uğruna yapılan bir yanlıştır. Zira aday işe alındığı için arkadaşlarından gelen tebrikleri kabul ederken, başkası bu işin sözleşmesine imza atıyor olabilir. Hatta bazı adaylar daha son mülakata gitmeden “işe alındım, vaat edilen maaş çok yüksek, akşam bir yerlere gidip bunu kutlayalım” şeklinde ifadeler kullanabilmektedir. İşte bu durumda son mülakat da çok iyi geçer ve iş teklifi alınırsa sorun olmaz. Ancak tam aksi şekilde son mülakatta hiç de beklenmedik sorularla karşılaşıp tüm süreç bir anda negatife dönerse hem arkadaşlar arasındaki karizma yerle bir olacak hem de adayın işe alınma konusunda özgüveni büyük hasar görecektir. Zira işe alım uzmanları genellikle en kaotik ve stresli soruları bu son aşamada yöneltirler ve asıl eleme bu son mülakatta gerçekleşir.

Bunun yerine: Kişisel görüş ve izlenimlerinizden sıyrılın ve iş sözleşmesi önünüze sunuluncaya kadar hiçbir şeyden emin olmayın. Son mülakat evresine kadar gelebilmeniz kesinlikle büyük bir başarıdır. Ancak daha sonuçlanmadan sanki kazanmış gibi davranmak, konuşmak özgüven değil, aslında gereksiz bir “kendini beğenmişlik” örneğidir. Zira onlarca, belki yüzlerce aday daha bu aşamaya gelemeden elenmekte, büyük hayal kırıklığı yaşamaktadır. İşte tüm bunları hesaba katarak daha hiç ortada olmayan bir işi kutlamak, kazanılmamış bir parayı harcamak yerine arkadaşlara “görüşmeler olumlu geçti, işe alınmama son bir adım kaldı ve bu durum çok ümit verici” gibi bir açıklama yapabilirsiniz.

Mülakatta Sizi En Doğru Tanıtacak Kelimeler Neler?

Hemen her mülakatta yöneltilen klasikleşmiş mülakat soruları vardır ve bu sorulara verilebilecek en uygun, en mantıklı yanıtlara dair pek çok farklı görüş bulunmaktadır.

Biraz internet, sosyal medya araştırması yapılarak mülakat soruları ve cevapları ile ilgili bilgi edinilebilir. Pek çok mülakatta karşılaşılan sorulardan birisi de “Kendinizi, bize tek bir kelimeyle tanımlayabilir misiniz” sorusudur. İşte bu soruda kullanacağınız sözcük aslında sizin mülakatla ilgili kaderinizi değiştirebilecek kadar değerlidir. Zira kendinizi anlatmanız için uygun yüzlerce sıfat ya da isim bulunmakta, ancak önemli olan mülakatı yapan kişilerin aradığı tanımı bulabilmektir.

Tüm iş görüşmelerinin esası stratejik olabilmektedir. Bu bakımdan bu soruya vereceğiniz yanıtta da, stratejik davranmakta fayda vardır. Bu bağlamda bazı düşünce stratejilerini göz önünde bulunduralım.

Kendinizi anlatan en doğru sözcük

Mülakattın başarılı bir şekilde sonuçlanabilmesi için en doğru, gerçek yanıtları verebilmek önemlidir. Zira doğruyu söyleyelim ki, bir sonraki yanıtta az önce ne söylediğimizi hatırlamak zorunda kalmayalım. Ancak “doğru” çoğu zaman duruma göre değişiklik gösterebilmektedir. Burada kast edilen “doğru” o an içinde bulunduğunuz durum ve yöneltilen soruya göre var olan “doğru”dur.

Bu sebeple bu soruda çok da doğru olmayan, ancak sizin kişisel özelliklerinizi yansıtan bir sözcüğü kullanmak yeterli olamayabilir. Örneğin; mutlu, iyi bir arkadaş, esnek, sıcakkanlı, şakacı, nazik, cömert gibi pek çok olumlu sıfatı kendinize yakıştırabilirsiniz. Ancak bu sıfatlar sizin bu işe alınmanızda mülakatı yapan kişiler için çok da ikna edici olmayabilir. Öncelikle başvurduğunuz işi ve bu işin gerektirdiği nitelikleri düşünmeli ve bu bağlamda bir sözcük bulmalısınız.

Sizi anlatan en doğru sözcükler için birkaç ipucu

Sizi en iyi anlatan sözcüğü bulabilmek için bu görüşmede aslında kendinizi tam olarak nasıl tanıtmak istediğinizi biliyor olmanız gerekiyor. Zira altını dolduramayacağınız bir iddiada bulunmamak en iyisidir.

  • Siz bundan önceki iş yerlerinizde çok başarı olduysanız ve bunu birkaç örnekle kanıtlayabilecekseniz sizi en iyi tanımlayan sözcük “başarılı” olacaktır. Tabi ki bu yeni işinizde de nasıl başarılı olabileceğinizi de anlatabilmeniz gerekecektir.
  • Özgür bir ruhla çalıştığınızı ve zihninizin daima işe konsantre olduğunu anlatmak istiyorsanız “motive” sözcüğünü kullanmanız doğru olacaktır.
  • Eğer başvuru yaptığınız pozisyon bir planlayıcı, yönlendirici, lider konumu ise size en uygun sıfatlardan birisi kesinlikle “stratejik” olacaktır.
  • İşiniz sürekli değişim, gelişim ve heyecan isteyen bir role sahipse “hevesli” sizin için doğru bir tanımlamadır.
  • Pek çok bölümün birlikte çalıştığı, fazla sayıda personele hitap edilmesi, onların yönlendirilmesi gereken işe başvuran kişiler için “organize” sözcüğü uygun olabilir.
  • Çok fazla dikkat ve konsantrasyon gerektiren işlerde çalışacak olan kişiler için doru sözcük “odaklı” olabilir.
  • Pek çok işin ve aktivitenin birleşik olarak sunulduğu işlerde çalışan kişilerde aranan özelliklerden birisi “sorumluluk sahibi” olunabilmesidir.

Bunlar dışında üretici, istikrarlı, yaratıcı, aktif, yardımsever, insancıl, sadık, çok yönlü, değerli, esnek, inatçı ve analitik gibi sıfatlar da bireyi anlatan sözcükler olarak kullanılabilmektedir. Ancak adayın kesinlikle neden bu sözcüğü seçtiğini de açıklayabiliyor olması gerekir. Bununla birlikte geçmiş okul ve iş yaşantılarınızda bu sözcüğün sizi anlattığını kanıtlayan deneyim ve anılarınız varsa onları da zihninizde canlandırmalısınız.

Sizi en iyi anlatan sözcük “dinamik” mi?

Eğer siz değişebilen ve değiştirebilen,  uyum sağlayabilen, başarı için her şeyi yapabilen biriyseniz sizi en iyi tanımlayan sözcük “dinamik” olabilir. Tabi bu sözcüğü seçerken “neden” sorusunun yanıtını da düşünmüş, hazırlamış olmalısınız. “Dinamik” sözcüğünü neden seçtiğinizi de satış ve pazarlamada, yönetimde, kariyer koçluğunda çok başarılı olduğunuz şeklinde açıklayabilirsiniz. Ancak bunun için akademik eğitiminizin ve profesyonel iş deneyimlerinizin buna uygun olması, yani sözcüklerinizi kanıtlayabiliyor olmanız gerekmektedir.

Mülakatta Kaçınmanız Gereken Abartılı Anlatımlar

Mülakatta başarının sırrı doğru yerde, doğru tepkiyi ve yanıtı verebilmek ve ölçülü olabilmektir. Size yöneltilen mülakat soruları karşısındaa verdiğiniz yanıtlar kesinlikle doğru olmalıdır.

Kimi zaman biraz daha çekici ya da etkili olması için kullanmayı tercih ettiğiniz gerçek dışı anlatımlardan mülakatlarda kaçının.  Zira mülakatı gerçekleştiren insan kaynakları uzmanları jest ve mimiklerinizi, hareketlerinizi, hatta nefes alıp verme düzeninizi takip ederek anlattıklarınızın gerçeklik payını görebilmekteler. Bu sebeple mülakatta altını dolduramayacağınız, sebeplendiremeyeceğiniz ifadelerden, abartılı anlatımlardan uzak durmalısınız.

Bazı kişiler kendine güven ile kendini “şişirme”, abartarak anlatma arasındaki farktan habersizdir. Mülakata kesinlikle kendinize güvenerek, inanarak girin. Ancak kendinizi aslında olmadığınız biri gibi göstermeye çalışmayın. İşte anlatımınızda abartılı ifadeler kullanmak, sizi olmadığınız biri gibi gösterme çabasıdır ve özümseyemediğiniz için üzerinizde eğreti duracaktır.

Özgüvenli anlatım ve abartılı anlatım arasındaki farklar

Kendine güvenen ve kendinden emin olan insanları herkes sever, genel olarak onlara karşı sempati duyulur. Ancak niteliklerini abartarak anlatan kişiler hem sevilmezler, hem de pek çok kişi bunların itici kokusunu rahatlıkla alır. Siz mülakatta başarılarınızı abartarak anlatma yolunu seçerseniz, anlattığınız şey gerçek olmadığı için siz de inanamazsınız ve karşınızdakilere kuşkulu izlenim verirsiniz.

Bununla birlikte övünerek anlattığınız geçmiş başarılarınız hakkında kuşkuya düşen kişi size öyle bir soru yöneltir ki, sizin o saklamaya çalıştığınız güvensizliklerinizin hepsi birden gün yüzüne çıkar. Ancak zaten var olan bir konudan bahseden kişinin ses tonu, davranışları da anlattıklarını onaylar niteliktedir ve işte özgüven budur.

Palavracı kişiler, abartılı hikayeler anlattıklarında, kendi zayıflık ve başarısızlıklarını örtebildiklerini zannederler. Fakat gerçek dışı hikayeler anlatmak neredeyse hiç kimse için çok da kolay olmadığından, mutlaka bir açık verilir ya da uzmanlar bu açığı farklı sorular yönelterek ortaya çıkarırlar.

Bu bakımdan amaçladığınızın tam tersi bir imajla iş görüşmesinden ayrılmak istemiyorsanız, en gerçek olanı, en sade şekilde anlatmaya özen gösterin. Unutmayın ki siz çok hevesli bir araba satıcısı değilsiniz, siz zaten o iş için en uygun kişi olduğunuz için oradasınız. Zira özgüvenli anlatım ile abartılı anlatım arasındaki çizgi çok da kalın değildir.

Kendinizi övmeyin, sadece niteliklerinizden bahsedin

Mülakatta akademik kariyeriniz, eğitiminiz, iş deneyimleri ve başarılarınızı en doğru şekilde anlatın ki, o işe alınan aday siz olun. Ancak bu esnada zaten özgeçmişinizde yazan teorik bilgilerle zaman kaybetmeyin, işe alım uzmanlarını sıkmayın.

Siz o işe başvurduğunuza ve görüşmeye çağrıldığınıza göre zaten bu pozisyonda çalışmak için uygunsunuz. Mülakatta size kalan kendinize olan güveninizi, başarı odaklı yaklaşımınızı ve size inananların referanslarını en uygun şekilde sunmaktır. Bu evrede siz kendinizi öven abartılı sıfatlardan kaçının. Ancak sizden övgüyle bahseden referans mektuplarınızın da altını çizmeyi unutmayın.

İç sesinizi dinleyin ve nasılsanız öyle olun

İnsanlar genellikle yeterince yaşlanıncaya kadar kendinin ve kendine dair gerçeklerin tam olarak farkına varamaz. Herkes kendini en başarılı, en çekici, en zeki, en güzel görme eğilimindedir. Ancak güçlü ve zayıf yönler tamamen bizim gerçeklerimizdir.

Mülakat başarılı geçerse, siz uzun bir süre bu insan kaynakları uzmanlarıyla aynı şirkette çalışacaksınız. Mülakat esnasındaki tüm sözel olan ya da olmayan mesaj ve ifadeleriniz de orada çalıştığınız sürece akılda kalacaktır. İşte bu sebeple olmadığınız, ancak hayal ettiğiniz biri gibi davranmak, konuşmak sizin için negatif sonuçlar doğurabilir. Sadece şuna odaklanın; o görüşmeye çağrıldığınıza göre işe alınmanızda da büyük bir sakınca yok. Mülakat sizin işe alınmanız için en son aşama ve kendiniz olursanız, özgeçmişinizde anlattıklarınızın gerçekliğini gösterebilirseniz iş zaten sizin olacaktır.

Mülakatta Başarı İçin 5 Kritik Madde

Sadece bir iş pozisyonu için kimi zaman onlarca kişi mülakata çağrılmakta. Bu adaylardan mülakatta kendisini ve yeterliliklerini en iyi ifade eden, insan kaynakları uzmanlarıyla en iyi iletişimi kurabilen kişi işe alınmakta. İşte eğitim, deneyim ve yaş olarak birbirlerine çok yakın olan bu adaylar arasından sıyrılıp işe alınmak için adaya kısıtlı bir zaman ayrılmaktadır.

Bu süre içinde en doğru ve olumlu etkiyi vermek isteyen adayların bazı püf noktaları gözden kaçırmamasında fayda vardır. Aslında olumsuz iş görüşmesi deneyimleri fazla olan adaylar da, nasıl olup da bazı kişilerin mülakatlarının sorunsuz, başarılı geçebildiğini merak etmekteler. Teorik olarak o iş için uygun olduğunu düşünen adayların aşağıdaki noktalara özen göstermeleri mülakatın başarılı geçmesine yardım edecektir.

Mülakatta Başarı İçin 5 Kritik Madde

• Size özel yeteneklerinize konsantre olun
Burada en başta altı çizilmesi gereken husus, odaklanmadır. Adaylar kendileri için en doğrusunu, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya konsantre olup, diğer dış etkenleri, rakiplerinin kimler olduğunu akıldan çıkarmalılar. Hangi okuldan, bölümden mezun olduğunuz üzerinde fazla durmak anlamsız, zaten o iş için başvuru yapan adayların çoğunluğu sizinle aynı bölümlerden mezundur. Sizi siz yapan, diğer adaylardan ayıran özellikler, nitelikler sizi diğerlerinin bir adım önüne geçirecektir. Bu bağlamda siz o iş yerine ve iş alanına ne kazandırabilirsiniz onlara konsantre olun, soruları yanıtlarken de size özel örneklerle farkınızı ortaya koymaya çalışın.

• Özel ve somut kavramlar, kısa anekdotlarla kim olduğunuzu, asıl çalıştığınızı anlatın
İş görüşmesine katılan adayların hemen hepsi bu iş için en uygun adayın kendisi olduğunu düşünmektedir. Bu bağlamda sizi özel kılan her hangi bir durum yok. Siz kendinizin ne kadar başarılı olduğunuzu anlatmayın, örneklendirin. Bol sıfatlı, vasat açıklamalar sizin diğer adaylar arasında kaybolmanıza sebep olacaktır. Bu bakımdan mülakata gitmeden önce daha önceki iş yerlerinizde yaşadığınız sıra dışı ve sizin başarınızı gösterecek örnekleri mutlaka aklınızda bulundurun. Özellikle de kriz durumlarında nasıl kontrolü ele alabildiğinizi anlatan anekdotlar etkili olacaktır.

• Anlatımlarınızda sayısal veriler ve somut örnekler kullanın
İş görüşmesinde kısıtlı bir süre içinde yeni tanıştığınız birkaç kişiye kendinizi ve yeterliliklerinizi en doğru şekilde anlatmak durumunda olacaksınız. Bu süreyi en etkili şekilde kullanmak zorundasınız. Bunun için işverenlerin dikkatini direkt olarak çekebilecek ifadelere yer vermelisiniz. Örneğin; “ben çok sabırlıyım, öğrenmeye açığım, yarışçı bir ruha sahibim” gibi ifadeler aslında anlamlı, ancak mülakatlarda herkesin kullandığı sıradan ifadelerdir. Bunun yerine niteliklerinizi direkt olarak sayısal verilere dayandırmaya çalışın.

Örneğin “çalıştığım departmandaki verim 1 yılda % 10 arttı, benden öncesinde 4 günde tamamlanan iş benimle birlikte 3 günde tamamlanmaya başladı, benim uygulamaya koyduğum sistem sayesinde firmanın giderleri % 5 azaldı, çalıştığım” gibi ifadeler çok etkileyici olacaktır. Bununla birlikte daha önceden çalıştığınız iş yerinizdeki departmanda kaç tane müşteriyle ilgilendiğinizi ya da yönetici pozisyonundaysanız kaç tane personelin sorumluluğunu üstlendiğinizi de sayısal olarak ifade edin. Ancak bu ifadelerin hepsi altı doldurulabilir, temellendirilebilir veriler olmalıdır. Bunların özgeçmişinizde zaten yazıyor olması veya işe alım uzmanları bunları nasıl başardığınızı sorduğunuzda mantıklı bir şekilde açıklayabiliyor olmalısınız.

Örneğin firmanın giderlerini nasıl olup da % 5 oranında azalttığınızı bir yönteme dayandırarak anlatabilmelisiniz. Zira bir mülakatın başarılı sonuçlanabilmesinin en temel hususlarının başında dürüst olmak gelir. Mark Twain’in de belirttiği gibi: “Her zaman doğru söyle ki, en son ne söylediğini hatırlamak zorunda kalmayasın”

• İnsancıl iletişim becerilerinizi göstermekten çekinmeyin
Doğal olmak her türlü ortamda kişiye artı puanlar getirebilir. Bu bakımdan mülakatta kendi kişisel özelliklerinizi saklamak yerine, sizi siz yapan niteliklerinizi ön plana çıkarın. Sorulara yanıt verirken, o anda oluşan durumlara tepki verirken doğal davranmaya özen gösterin. Bu sayede işe alım uzmanları sizin iletişim yeteneklerinizi, insani yönlerinizi, nasıl bir takım arkadaşı olacağınızı daha net görecektir. Zira işe alınmanız durumunda siz de o firmanın bir üyesi olacaksınız ve herkes doğal, pozitif, gerçek tepkileri olan kişilerle çalışmak ister.

• Bu işe alınmak için bekleyen rakiplerinizi mülakat esnasında unutun
Bir işe alınabilmeniz için o işi isteyen diğer adayları elemek, onlarla rekabet edip bu rekabeti kazanmanız gerekmektedir. Mülakata hazırlanırken bunu asla aklınızdan çıkarmayın ve bunun verdiği hırsla donanımınızı artırın. Ancak mülakata geldiğiniz andan itibaren rakiplerinizi unutun, artık sadece siz varsınız ve iş görüşmesi süresince işe alım uzmanları sadece size konsantre olacaklar. Bu kısıtlı süreyi stres ve kaygı içinde geçirmemek, özgüveninizi azaltmamak için, siz sadece kendinize ve o firmaya katabileceklerinize odaklanın.

Mülakat Sırasında Başarılarınızı Nasıl Anlatmalısınız?

Eğitiminiz, kariyeriniz, deneyiminiz, kişisel yeterlilikleriniz hangi ölçüde olursa olsun, siz bunları etkili bir şekilde anlatamıyorsanız, mülakatın başarı ile sonuçlanması pek mümkün olmaz. İş görüşmelerinde ne söylediğinizden çok bunu nasıl söylediğiniz, konuşurken kullandığınız jest, mimik, beden dili önemlidir. Çok etkileyici bir eğitim ve iş geçmişine sahip olan, geçmişi başarılarla dolu olan pek çok kişi insan kaynakları uzmanlarına bu başarılarını anlatmakta zorlanmaktadırlar.

mulakatta-basarilari-guclu-yonleri-anlatmanin-yollari

Böyle durumlarda da ne o eğitimin ne de iş deneyiminin işe alınmada bir faydası olmayabilir. Nitelikleri daha alt seviyede olduğu halde iletişime açık, özgüveni yüksek ve kendini doğru anlatabilen kişiler mülakatlarda her zaman diğerlerinin bir adım önüne geçerler. Burada sizin geçmişteki başarılarınızı anlatmak, bu tecrübelerinizi gelecekte çok daha etkili kullanabileceğinizi hem sözel hem de davranışsal olarak karşınızdakilere iletebilmelisiniz.

İnsan kaynakları uzmanları için hem sizin işinizdeki profesyonelliğiniz, hem duygularınızı yitirmeden gösterdiğiniz tepkiler hem de her daim ileriye dönük motivasyonunuz gözle görülür olmalıdır. Ancak hitabet, özgüven ve kendini ifade edebilme yeteneği de kendi içinde belli bir mantığı, sistematiği olan, öğrenilebilir yetilerdir. Sadece her konuda olduğu gibi hazırlık yapıp şema oluşturmak ve hikayenizi doğru sıraya koyabilmektir.

Başarılarınızı anlatmak için öncelikle hazırlık yapmalısınız
İş görüşmelerinde adayların eğitim ve iş başarılarından bahsetmeleri istenir. Ancak bunların hangileri daha önemli, hangi sırayla anlatılmalı, hangisine ne kadar süre ayrılmalı gibi sorunsallar adayların kafalarında soru işaretlerine sebep olmaktadır. Bir iş görüşmesinde öncelikle iş yaşamındaki başarılardan bahsetmek esastır. Elbette en son işinizden başlayarak başarılarınızı sıralayabilirsiniz. Ancak henüz yeni mezunsanız ve bir iş deneyiminiz yoksa başarı öyküsü sizin için daha farklı bir yol izlemelidir.

Örneğin eğitiminiz esnasında staj deneyiminiz olduysa öncelikle bunu anlatmanızda fayda vardır. Zira staj yaptığınız firmada işi öğrendiğinizin altını çizebilirsiniz. Bununla birlikte eğitiminiz sırasında gönüllü olarak katıldığınız kulüpler, toplum hizmeti çalışmaları, varsa yurtdışı ile bağlantılı eğitim programlarından bahsetmeniz uygun olacaktır. Başarı öykünüzün yeterince etkili olup olmaması daha çok anlattıklarınızın, görüşme yaptığınız işle olan bağlantısına bağlıdır. Geçmiş öykünüzle şu an alınmayı beklediğiniz iş ne kadar uyumlu ise mülakatın başarısı o kadar yüksek olacaktır.

İşte tüm bunların işe yarayabilmesi, etkili olabilmesi için başarı olarak gördüklerinizin doğru yerde ve doğru sırada anlatılmasına bağlıdır. Örneğin liderlik özellikleriyle ilgili bir durumda anlatacağınız öykü farklı, motivasyon artırma ile ilgili bir konuda anlatacağınız başarı öyküsü farklı olmalıdır.

Başarı öykünüzü bölümlere ayırın
Başarı öykünüzü en anlaşılır ve etkili anlatabilmek için öncelikle olay ve durumları sıraya koymanız gerekmektedir. Bu öyküde en önemli olan hususlar nelerse onlardan başlamak doğru olacaktır. Klasik bir kompozisyon yazar gibi giriş gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan bir başarı öyküsü oluşturun ve bunu yazıya dökün. Ancak bu öyküde öncelikle kim, nerede, ne zaman, nasıl gibi soruların yanıtlarını verin. Durumu bu şekilde kısaca anlattıktan sonra, bu olayın neden önemli olduğunu, siz aktif olarak bunun içinde yer almasaydınız nasıl sonuçlanabileceğini anlatın.

En son olarak da sizin etkinizle olayın nasıl başarıyla sonuçlandığından, sorunun çözüldüğünden bahsedin. Bu son aşamada kendi etkinizin altını çizmeye özen gösterin bu sayede hem liderlik hem de çözüm odaklı çalışma becerilerinizi anlatabilmiş olursunuz. Tabi ki burada bahsi geçen durum kesinlikle birkaç belki de 5 dakikaya sığabilecek uzunlukta olmalıdır. Hayat hikayenizi değil, sadece sizin sayenizde olumlu sonuçlanan bir olayı anlatacaksınız.

Başarı hikayeleriniz çeşitli olmalı
Mülakata gidecek olan kişinin zihni değişik alanlarda, değişik özellikleri yansıtacak başarı öyküleriyle dolu olmalıdır. Bir öykülerin hepsi sizin farklı olumlu özelliklerinizi ön plana çıkaracak nitelikleri taşımalıdır. Örneğin lider vasfınızı kullanarak çözdüğünüz bir sorundan bahseden başarı hikayesi, kriz anında çözüm odaklı davranarak elde ettiğiniz bir başarı, iş yerindeki pozisyonunuzu önemsemeden katıldığınız bir takım çalışması, inisiyatifi ele alarak başardığınız bir iş gibi pek çok alanda farklı başarı öyküleriniz olmalıdır.

Mülakat esnasında işe alım uzmanlarının talepleri ya da soruları doğrultusunda en uygun olan hikayeyi seçip anlatmalısınız. İşte bunun için mutlaka daha önceden başarı hikayelerinizi belirlemiş, bunu yazıya dökmüş ve zihninizde sıralamış olmanız gerekmektedir.

Mülakatta Kendinizi İyi Bir Şekilde Tanıtmanın Yolları

Mülakatta yöneltilen onlarca sorudan hiç birisi adayın kendisini tanıtmasına yönelik olanlardan daha önemli değildir. Aday hakkında teorik bilgiler zaten özgeçmişte yazılı olarak bulunmaktadır. Ancak adayın kendisini kendi ağzından dinlerken psikolojik, karakteristik, zihinsel pek çok detay gözler önüne serilmektedir. Aday kendisini anlatırken, insan kaynakları uzmanı adayın özgeçmişine yazdığı bilgilerin doğru olup olmadığı, o iş pozisyonu için uygun kişi olup olmadığını, adayın kültürel birikimini ve özgüven seviyesini kolayca görebilir.

mulakatta-kendini-iyi-tanitma

Adaya kendi yeterliliklerini, iş deneyimlerini, kariyer hedeflerini anlatırken, adaya yöneltilen yönlendirici sorularla bu görüşme bir monologdan çıkar ve gerçek bir diyaloga dönüşür. Bu diyalog sayesinde aday, hayalindeki kişinin yaşamını değil, birebir kendi yaşamını anlatır. İşte bu gerçeklik de aslında adayın işe alınıp alınmamasında esas rolü oynar. Bu sebeple hem adayın hem de iş görüşmesini yapan kişinin mülakatın kendini tanıtma, kendinden bahsetme aşamasına diğerler aşamalardan daha iyi hazırlanmaları gerekir.

“Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” sorusuna nasıl hazırlanılır?
Her mülakatın olmazsa olmaz sorusu “Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” şeklindedir. İşte bu soru genellikle mülakatın başında yöneltildiği için aslında bu görüşmenin seyrini ve belki de sonucunu etkileyici niteliğe sahiptir. Bu bakımdan işe alım uzmanı adayın hangi söz ve ifadelerinin ne anlama geldiğini çözebilecek, değerlendirebilecek donanımda olmalı ve doğru sorularla adayı yönlendirebilmelidir. Aday ise kendi geçmiş iş yaşamında nelerin önemli, nelerin etkileyici olduğu ve bunların hangi sırayla anlatılması gerektiği ile ilgili hazırlık yapmalıdır. Genellikle adaylar olası mülakat sorularını araştırır ve onlara verilebilecek en mantıklı cevapları zihnine kaydeder. Ancak kendisini tanıtma konusunda bir hazırlığa ihtiyaç duymaz ve dolayısıyla mülakatta gelişigüzel bir biçimde kendisinden bahseder.

Oysaki adayın vereceği kişisel bilgiler, mülakatı gerçekleştiren kişileri olumlu ya da olumsuz etkileyici özellikte olacaktır. Bu kişisel ifadelerden genel yargılara ulaşabilecek, adayın profesyonel iş yaşantısına bakışıyla ilgili çıkarımlarda bulunabilecek insan kaynakları uzmanları için adayın kendisinden bahsettiği süreç çok önemlidir. Adaylar kendilerinden bahsederken açık, net, kesinlikle dürüst bir yol izlemeli, profesyonel iş üslubunun dışına çıkmadan samimi bir dil kullanmalılar. Adayın konuşurken göz işe alım uzmanlarıyla göz teması kurması, kızgın, öfkeli, asabi değil, hafif gülümser gibi sıcak bir mimikle konuşmaya özen göstermesi olumlu bir etki verecektir.

Mülakatta kendinizden bahsederken duygusal değil mantıklı olun
Mülakatta kendinizden bahsetmeniz istendiğinde genel yaşam eğilimlerinizden, yaklaşım biçimlerinizde, iş deneyimlerinizden ve size kattığı değerlerden söz açarken mantıklı ve makul bir dil ve sıra kullanın. Siz ciddiyetle bir önceki işinizdeki başarılarınızdan bahsederken işe alım uzmanı size internette kolayca bulabileceğiniz, size saçma gelen, mantıksız bir soru yöneltebilir. Böyle bir durumda kesinlikle ciddiyetinizi kaybetmeden, sorunun ne kadar saçma olduğuna aldırmadan sizce en mantıklı olan cevabı vermelisiniz. Ayrıca bu sorunun sizin motivasyonunuzu, ciddiyetinizi olumsuz etkilemesine izin vermeyin.

Bunun tam tersi durumlarda da mantık çerçevesinden ayrılmamaya özen göstermeniz gerekir. Şöyle ki bir mülakatın sonucu için yaşamsal değer taşıyan sorular da siz kendinizden bahsederken yöneltilebilir. Örneğin “iş ortamımızı beğendiniz mi, neden?”, gelecekteki yöneticinizin nasıl biri olmasını istersiniz?”, “sizce bu işte yükselme şansınız var mı, neden, nasıl?” gibi sorular siz kendinizden bahsettiğiniz süreçte yöneltilirse konsantrasyonunuz bozulabilir.

Bu bakımdan kendinizi tanıtırken anlatmayı planladığınız hususlara bu tür soruların yanıtlarını da eklemeye, iliştirmeye çalışın. Unutmamalısınız ki mülakatı yöneten kişi ya da kişiler her ne kadar insan kaynakları uzmanları gibi görülse de aslında anlatacaklarınız ve sorulara vereceğiniz yanıtlarla aslında süreci siz yönlendirebilirsiniz. Bu esnada özgüveninizin yüksek olması, duruşunuzun dik olması, bu işi yapabileceğinize ve en çok sizin hak ettiğinize inanıyor olmanız size yetecektir.

Mülakatı Olumsuz Etkileyecek 5 Cümle

Mülakatlar, teorik bilgilerin ötesinde fikir, algı ve yargıların işe koyulduğu bir iş görüşmesidir. Çoğu zaman size çok mükemmel görünen özellik ve kriterler görüşmeyi yapan insan kaynakları uzmanları için pek fazla bir şey ifade etmeyebilir. Siz eğitim, deneyim, kariyerinizin ne kadar mükemmel olduğundan bahsettiğinizi zannedip ümitlenirken, arada söz ettiğiniz ve size önemsiz gelen detaylar bu iş görüşmesinin sizin için olumsuz sonlanmasına sebep olabilir.

Bu bakımdan iş görüşmesinde hem özgeçmişinizin ne kadar dolu olduğu hem sizin kendinizi nasıl anlattığınız hem beden dilinizi nasıl kullandığınız hem sizin farkına varmadığınız mini ayrıntılar önem taşımaktadır. Hemen her anınızın, sözünüzün, davranışınızın hayati önem taşıdığı mülakatlarda, işe alım uzmanlarının görüşmeyi sonlandırmasına ya da bu işi kaybetmenize sebep olacak cümlelerden uzak durun.

1. “Trafik çok yoğun olduğu için geç kaldım”
Mülakat için çağrıldığınız bu iş belki de sizin yaşamınızın fırsatı olabilir. Zaten bir firmaya özgeçmişinizi gönderdiyseniz, o işte çalışmayı istiyorsunuz demektir. İşte bu sebeple işe alınmanızın ilk adımı olan bu iş görüşmesine olumlu başlaması da sizin için çok önemlidir. İnsan kaynakları uzmanlarının adaylarda aradığı ilk özelliklerden birisi kesinlikle dakik olmalarıdır. İş görüşmesine ne yarım saat gibi çok erken ne de 1 dakika bile olsa geç gitmemeye özen gösterin. Bu bakımdan mülakatın yapılacağı yere bir gün önceden gidip mesafenin ne kadar olduğuna bakmanızda fayda var.

Ayrıca görüşmeye gideceğiniz gün olası bir trafik yoğunluğunu, kaza durumunu hesaba katarak evden çıkın. Eğer geç kalmanıza sebep olan her hangi bir aksilik çıktıysa, mülakat saati gelmeden mutlaka haber verin. Ancak bu en olumsuz durumda akla gelmesi gereken husustur. Zira “üzgünüm, trafik çok yoğun olduğu için geç kaldım” gibi bir cümle sizi diğer adayların birkaç adım gerisine atacaktır. Bunun için siz geç kalmamak için elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın.

2. “Eski yöneticim sorunları olan biriydi”
Her mülakatın olmazsa olmaz sorularından birisi, en son işinizden neden ayrıldığınızdır. İşte bu soruya yanıt verirken eski işinizi ya da yöneticinizi kötüleyici ifadelerden kaçınmalısınız. Diğer kişileri suçlayıcı bir yaklaşım, insan kaynakları uzmanları tarafından olumsuz algılanacaktır. Siz eski işinizle ilgili olumsuzluklardan bahsetmek yerine, kendinizin olumlu yönlerini ya da olumsuzlukların size katmış olabileceklerini ön plana çıkarmaya çalışın. Bu bağlamda kişilerle anlaşamadığınız için değil, yeni işinizde kendinizi daha çok geliştirebileceğinizi düşündüğünüz için bu işe başvuru yaptığınızı söyleyin.

3. “Özgeçmişimde yazıyor zaten”
Özgeçmişinizde yazan her ayrıntıyı çok net olarak biliyor olmalısınız. Bu sebeple de özgeçmişinizi doğru bilgilerle doldurun. Zira gerçeği yansıtmayan en küçük ayrıntı bile işe alım uzmanlarının dikkatini çekebilir ve sizi oradan yakalayabilirler. Özgeçmişinizle ilgili sorulabilecek her soruya çok net ve mantıklı açıklamalar yapabilecek kadar oradaki bilgilere hakim olun. Ayrıca yanınızda mutlaka birkaç tane özgeçmiş bulundurun. Eğer istenirse elinizdekilerden bir tanesini mülakatı yapanlara verebilirsiniz. Asla ve asla size yöneltilen bir soruya “zaten özgeçmişimde yazıyor” ya da “özgeçmişimi size göndermiştim zaten” gibi ifadeler kullanmayın.

4. “Bir kalem verir misiniz not alayım”
Mülakat esnasında işe alım uzmanları size firma ve başvuru yaptığınız iş pozisyonu hakkında bilgi vereceklerdir. Bu bilgileri not almanız sizin için artı puan olacaktır. Ancak bunun için mülakatı yapan kişilerden kalem istemek, kesinlikle sizinle ilgili negatif bir algı yaratacaktır. Bu sebeple mülakata giderken yanınızda 1-2 tane kalem götürmeyi unutmayın. Mutlaka not almanız gereken bilgiler, ayrıntılar olacaktır.

5. “Sanırım öyleydi, pek emin değilim ama”
İş görüşmesinde kesinlikle açık, net ve kararlı bir tutum sergilemelisiniz. Zira size mülakatta kendinizi, akademik eğitimizi, özel yeterliliklerinizi ve kariyer hedeflerinizi anlatmanız için kısıtlı bir süre verilecek. Bu süreyi en doğru şekilde kullanmaya özen göstermelisiniz. Mülakatta kararsız, kendinden emin olmayan, şüpheli ifadeler kullanmanız sizinle ilgili negatif algı yaratacaktır. Bunu önlemek adına bildiğiniz ya da bilmediğiniz her konuda net olmaya özen gösterin. Emin olduğunuz hususlarda açık ve net cümleler kullanın. Ancak emin değilseniz ya da o konuda bir bilginiz yoksa yine net bir şekilde bilmediğinizi söyleyin. Zira herkes karşısında dürüst birini bulmak ister.

Uzun Süreli İşsizlikten Sonra Yeni Bir İş Görüşmesine Hazırlanma

Yaşam içinde aslında pek de beklenmedik olaylar, durumlarla karşılaşmak mümkündür. Öğrenim süresince pek çok kişi mezuniyetin ardından hemen iyi bir iş bulacağını ve okul bittikten sonra hiç parasız kalmayacağını düşünür. Şanslı bir azınlık için bu durum gerçekten böyle gerçekleşebilir. Ancak özellikle ülkemizdeki mezunların çoğunluğu için bu durum çok farklı gelişir. Zira üniversite hayatı başarıyla biter, ancak başvurulan pek çok şirketten olumlu yanıt, hatta hiç yanıt gelmez. Mezuniyet sonrasında çoğu kez uzun süreli bir işsizlik yaşanır. Başka bir durumda uzun süredir çalışmakta olunan iş yerinden her hangi bir sebeple ayrılan kişi, beklediğinden çok daha uzun zaman işsiz kalabilmektedir. Böyle durumlarda evde oturup iş ilanlarını takip etmek, firmaları dolaşıp iş aramak belli bir zaman sonra kişiyi yorar. Bu arayış, bekleyiş kişiyi ümitsizlik içine düşürdüğünden belli bir zaman sonra özgüven de zedelenir ve dolayısıyla yeni işler için heves, istek azalır ya da kalmaz. Bu olumsuz duruma düşmemek ve her an yeni bir iş görüşmesine hazırlıklı olmak için bazı önerilere uymakta fayda vardır.

uzun-sureli-issizlikten-sonra-yeni-bir-is-gorusmesine-hazirlanma

Uzun Süreli İşsizlikten Sonra Yeni Bir İş Görüşmesine Hazırlanma

  • Neden uzun süredir işsiz olduğunuz konusunda kendinize karşı dürüst davranın

Bir kişi iş bulamadığında ya da çok sevdiği işinden kovulduğunda genellikle işverenin suçlu, hatalı olduğunu düşünme eğilimindedir. Böyle düşünmek kısa süreli de olsa bireyi rahatlatır. Ancak bu düşünce tarzı aslında gerçeği inkardan başka bir şey değildir. Hiçbir işveren kendisine, şirketine faydalı olan bir çalışanını kaybetmek istemez ve istisnalar hariç genellikle işten çıkarılmaların geçerli bir sebebi vardır. Öncelikle bu işsizlik sürecinde sizin de payınız olduğunu, bir şeyleri hatalı yapmış olabileceğinizi kabul ederek kendinize karşı dürüst davranın. İşsiz kaldığınız süre içinde kendi kendinize düşündüğünüzde hatanın sizde olduğu kararına vardıysanız, bu sorunu çözmeniz kolay olacaktır. Kendinizde hatalı bulduğunuz davranış ve tutumları belirleyip onlardan kurtulma, vazgeçme amaçlı zihinsel çalışmalar yapabilirsiniz. Hatayı belirlediğiniz andan itibaren çözmeniz, düzeltmeniz de kolaylaşacaktır. Zira her şey hataların sorumluluğunu almakla yeniden başlayacaktır. Negatif ya da eksik yönlerinizi törpülemeye, tamamlamaya çalışın ve bir sonraki iş görüşmesine bunlardan kurtulmuş olarak gidin.

  • İşsiz kalmanızın gerçek nedenini doğru algılayın

İşten ayrılmanızın ya da atılmanızın nedeni tamamen size bağlı ya da sizden bağımsız olabilir. Örneğin iş yeriniz küçülmeye gidiyor ve sizin çalıştığınız departmanda elemana ihtiyaç kalmamış olabilir. Siz sadece yanlış zamanda yanlış yerde çalıştığınız için işsiz kalmış olabilirsiniz. Sizinle ilgili olmayan bir sebepten dolayı işsiz kalmak, sizin için çok sinir bozucu olabilir. Böyle bir durumda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Sadece yeni işler aramaya devam edin ve bu süreyi sizin için hem zihinsel hem de performans açısından yararlı geçirmeye çalışın. Bu iş arama sürecinde sizi geliştirecek, niteliklerinizi artıracak kurs ve seminerlere katılarak hem özgeçmişinizi zenginleştirebilir hem de özgüveninizi pekiştirebilirsiniz. Bu sayede bir sonraki iş görüşmesine çok daha güçlü ve pozitif olarak katılırsınız.

  • Ayrıldığınız işin sizin için doğru bir iş olup olmadığını düşünün

Bir süredir çalıştığınız işten atılmış ve uzun süredir işsiz olabilirsiniz. Çalışmadığınız bu süreyi neden işsiz kaldığınızı düşünerek ve bir sonraki işinizde nasıl daha başarılı olabileceğinize kafa yorarak geçirmelisiniz. Örneğin en son ayrılmak durumunda kaldığınız iş, sizin niteliklerinize, yetilerinize uygun bir iş miydi sorusu bu aşamada çok önemlidir. Siz elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmış olabilirsiniz. Ancak iş sizin yetilerinizi aşan nitelikler gerektiriyorsa ve bu işverenler tarafından fark edildiyse başarısız olup işten atılmış olmanız normaldir. Bu bağlamda size verilen işleri zamanında eksiksiz olarak yetiştirebiliyor muydunuz, çalıştığınız departmana ne kadar faydalı oluyordunuz gibi hususların düşünülüp akılcı yanıtlar bulunmalıdır. Objektif olarak baktığınızda o işte gerektiği kadar başarılı olamadığınıza karar verirseniz, bundan sonraki iş başvurularınızda başka alanlara yönelmenizde fayda vardır. Zira sizin niteliklerinize uygun olan işlerde daha başarılı olabileceğinizi ve bu sayede uzun süre aynı iş yerinde çalışabileceğinizi unutmayın. Böylelikle iş görüşmelerinde de kendinizi daha net ifade edebilir, o iş için en uygun kişinin siz olduğunuz konusunda ikna edebilirsiniz. Çünkü karşınızdakini her hangi bir konuda ikna edebilmeniz için öncelikle sizin o konuda ikna olmuş olmanız gerekir.

  • İş görüşmenizde neden işsiz kaldığınız sorulduğunda ne yanıt vereceğinizi bilin

Neredeyse her mülakatta adaya bir önceki işinden neden ayrıldığı, kendisinin mi ayrıldığı yoksa işten mi çıkarıldığı soruları yöneltilir. Bu soruya yanıt verirken öncelikle aklınızdan çıkarmamanız gereken husus, dürüstlüktür. Zira en son nerede çalıştığınız özgeçmişinizde yer aldığı için işverenin bunu öğrenmesi hiç de zor olmayacaktır. Ayrıca dürüst olursanız gelecekte her hangi bir konuda kaygı duymanıza gerek kalmaz. Bir önceki işinizden ayrılma sebebiniz her ne olursa olsun utanmadan, tereddüde düşmeden, kin ya da suçluluk hissetmeden gerçekçi bir şekilde yanıt verin. Bu sizin özgüveninizi, ne kadar net ve açık olduğunuzu göstereceği için, belki de beklenmedik derecede olumlu etki yaratacaktır.