Tag Archives: kariyer

En korkulan yönetici tipi: Mikro yöneticiler

Aşırı detaycı yönetim veya müdahaleci yönetim gibi terimlerle Türkçeleştirilen mikro yöneticilik, onlarla çalışan kişileri demotive ederek yaratıcılıktan uzaklaştırıyor. Peki, nedir bu mikro yöneticilik

İş yerinizde sizi en çok rahatsız eden etken ne? Cevabınız ofis ortamının sıcak-soğuk olması ya da işlerin yoğunluğuysa inanın daha büyük sorunlar var! Giderek adını daha fazla duyduğumuz bir yöneticilik eğilimi olan mikro yöneticilik, çalışanların en büyük kabuslarından biri haline gelmiş durumda. Hatta kimilerine göre bir hastalık olarak addedilen bu kontrolcü tutumun sahipleri de “mikro yönetici” olarak anılıyor.

Makalenin devamı için buraya tıklayın.

İlk iş tecrübesinden çıkarılması gereken dersler

İş hayatına yeni atılıyorsunuz ve nelerle karşılaşacağınız hakkında pek de bir fikriniz yok… Başarılı olmak size şu an imkansız görünüyor olabilir, başladığınız iş gözünüzü korkutabilir. Neyse ki, sizden önce de birçok kişi bu korkuları yaşadı, ilk iş tecrübesini başarıyla atlatarak problemlerle nasıl başa çıkılması gerektiğini öğrendi.

İlk işinizde öğrendiğiniz en iyi şey neydi? Bir soru-cevap sitesi olan Quora kullanıcılarının bu soruya verdiği cevapları bir araya getirildi. Yaşanan tecrübeler, sizin de ilk deneyiminizde kendinizi yöneticilerinize karşı değerli hissetmenize ve başarıya odaklanmanıza yardımcı olabilir.

İşte öne çıkan cevaplar…

Makalenin devamı için buraya tıklayın.

İş Görüşmelerinde Kendinizi Anlatırken Kullanmamanız Gereken 5 Kelime!

Her işverenin ya da İnsan Kaynakları’nın iş görüşmesi sırasında sormayı sevdikleri bazı mülakat soruları vardır. Ancak bu favori mülakat soruları ne kadar özelleşmiş olursa olsun, genel olarak ortak konulara sahiptirler.  Örneğin, “Çalışma arkadaşlarınız sizi nasıl tanımlarlar?”  gibi bir soru ile “Kendinizi üç kelime ile tanımlayabilir misiniz?” gibi bir soru aynı tarzda mülakat sorularıdır. Bu sorulara verilecek cevaplar çok benzer olacaktır.

Bu yazımızda yukarıda örnek verdiğimiz mülakat soruları için verebileceğiniz cevaplardan bahsedeceğiz.

İşte kendinizi tanımlarken kullanmamanız gereken 5 kelime!

mulakatlarda-kullanilmamasi-gereken-kelimeler

İş Görüşmelerinde Kendinizi Anlatırken Kullanmamanız Gereken 5 Kelime!

  • Zeki

Zeki olduğunuzu biliyorsunuz ve işverenlerde zeki bir çalışan arıyorlar. Ancak lütfen bunu doğrudan kendinizi tanımlamak için kullanmayın. Bu kelime, daha çok başkalarının sizin hakkınızda söylediğinde hoşa giden bir kelime olur. Siz kendinizi tanımlamak için kullanmayın. Hatta birinin sizin hakkınızda böyle söylediğini duyduğunuzda mütevazi olmanız bile gerekir.

                Ne demelisiniz?

“Zeki” kelimesi yerine “mantıklı”, “çabuk öğrenebilen”, “hesaplı” gibi kelimeler seçebilirsiniz. Doğrudan bir yargı içermeyen daha yumuşak kelimeler kullanmanızda fayda var.

  • Sempatik

“Zeki” kelimesini kullanmama nedeni ile aynı nedenden dolayı “sempatik” kelimesini de kullanmayın. İş görüşmelerinde kaçınmanız gereken kelimelerden biri de budur. Sempatik olduğunuzu belirttiğinizde arkasında neden böyle düşündüğünüzü de açıklayan örnekler vermeniz beklenir. “Herkes yaptığım espirilere, şakalara güler. Arkadaşlarım benim olmadığım ortamlarda gözlerinin beni aradığını söylerler.” Bunlar mülakat sırasında konuşulmayacak kadar basit ve üstelik rahatsız edici açıklamalardır.

                Ne demelisiniz?

İnsan ilişkilerinde iyi olduğunuzu “sempatik” kelimesi ile değil, “grup çalışmasına yatkın”, “takım oyuncusu”, “dışadönük” gibi kelimeler ile ifade etmelisiniz. Ayrıca örneklerle desteklemelisiniz. Örneğin grup çalışmasına yatkın olduğunuzu ifade eden bir deneyiminizi anlatabilirsiniz.

  • Başarılı

Bir şeyi yaparken başarılı olabilirsiniz, ama kendinizi “başarılı” olarak ifade etmeniz doğru olacak mıdır? Mülakat sırasında “başarılı” olduğunuzu söylemeniz ile zengin olduğunuzu veya dış görünüşünüzün hoş olduğunu söylemeniz arasında bir fark yoktur.

                Ne demelisiniz?

“Başarı” kelimesinin kapsamını daraltın. Daha doğrusu, bir noktaya odaklanın. Yani daha belirgin bir konu üzerinden örneklerle giderek başarılı biri olduğunuzu yansıtabilirsiniz. Yetenekleriniz ve deneyimleriniz üzerinden giderek başarılarınızı sıralayabilirsiniz. Daha önce yer aldığınız ve başarıya ulaşmış projelerinizden bahsedebilirsiniz.

  • Saplantılı

İşinizi ne kadar çok severseniz sevin, bunu bir saplantı olarak ifade etmeyin. İşi istediğinizi, ne kadar hevesli, heyecanlı olduğunuzu gösterin elbette ancak fazla bağlandığınız, saplantı haline getirdiğiniz gibi bir sonuç ortaya çıkmamalı.

                Ne demelisiniz?

“Detaylara önem veren”, “çalışkan” ve “kendini adamış” gibi kelimeleri kullanabilirsiniz. Bu kelimelerin “saplantı” kelimesinden çok daha iyi bir sonuç verecektir.

  • Mütevazı (Alçakgönüllü)

Ne kadar mütevazı olduğunuz ile ilgili övünmeniz tuhaftır. Mülakatta “mütevazı” biri olarak kendinizi tanımlamayın. Bu çelişkiye düşmeyin. Özellikle mütevazılığınızı açıklamaya asla kalkmayın İşverenin size duyduğu güven azalacaktır.

                Ne demelisiniz?

İş görüşmesinde bu özelliğinize illa değinmek istiyorsanız, bunu sözlü ifade ederek değil, göstererek yapmalısınız. İş görüşmesinde kendiniz ile övünmek tuzağına düşebileceğiniz herhangi bir mülakat sorusu ile karşılaştığınızda, dikkatli olun ve kelimelerinizi doğru seçin.

Elbette bazı iş görüşmelerinizde tam da bu kelimeleri kullanarak kendinizi tanımladınız ve işi aldınız. Bu gibi istisnai durumlar olabilir. Çünkü mülakat sürecinde karar üzerinde etkisi olan birçok başka faktör vardır. Ancak siz yine de “Kendinizi nasıl tanımlarsınız?” gibi bir soruya cevap verirken, yukarıdaki önerilerimizden yola çıkarak dikkatli yanıt vermeye çalışın.

Mülakat Sonucunu Almak İçin Kaç Gün Beklemeliyim?

Mülakat sonucunda ne olduğunu duymak için net bir süre ne yazık ki yok. Onlar ne zaman hazır olurlarsa… Bu süreç bazen bekleyen tarafın pes edip başka iş başvuruları yapması ile devam edebilir.

Cevabımız rahatsız edici… Ancak bu yazımızda şirketlerin neden mülakat sonrasında size geri dönmediklerini veya geri dönüş süresi içinde neler yaşandığını anlatmaya çalışacağız.

mulakat-sonucu-kac-gunde-ogrenilir

Mülakat Sonrası Geri Dönüş Kaç Günde Olur?

İlk olarak, işverenler onlarca (belki daha fazla) adayı değerlendirmektedir. Tüm o adaylar sizin gibi bir cevap bekliyorlar, en azından olumlu / olumsuz bir cevap. Ve sizi diğerlerinden ayırmaları için zamana ihtiyaçları var.

Perdenin Arkasında Gerçekte Neler Olup Bitiyor

İş görüşmesi sonrasında “Neden beni aramıyorlar?” diye yakınabilirsiniz. Ancak başvurduğunuz şirket büyük bir şirket ise adaylarını birçok farklı açıdan değerlendirebilirler. Yani iş görüşmesi yaptığınız şirketler, farklı şeylerle uğraşıyor olabilirler.

Biliyoruz ki onların ne düşündüklerini bilmek istiyorsunuz. Ve emin olun ki işverenler de birini hemen işe almak istiyor. Ama süreç uzun ve bu süreçte aşağıdakiler yaşanıyor:

  • İşveren / insan kaynakları hala iş görüşmesi yapmakla meşguller. Üstelik tüm bu görüşmeler ilk adımda gerçekleştirilen iş görüşmeleri…
  • Sürekli adaylara mülakat tarihi ayarlamakla meşguller. Bazı adaylar ile ilgili ciddi düşünüyorlar ve ikinci tur için görüşme tarihi ayarlama sürecindeler ve bazı görüşmelerde erteleniyor.
  • İnsan Kaynakları hatalı bilgilerden dolayı adaylara geri dönüş yapmıyor olabilir. İletişim bilgileriniz (e-mail gibi) yanlış olabilir.
  • Önemli bir projenin teslim tarihi yaklaştığından diğer işleri arka plana atmış, ertelemiş olabilirler.
  • Bazı şirketler bu işlerde iyi olmayabilir. Hatta profesyonel bir işe alım departmanları olsa dahi işe alım sürecini uzatıyor olabilirler.
  • İnsan Kaynakları departmanında çok katmanlı bir yapı bulunuyor olabilir. Yani sizin görüşmeniz farklı aşamalardan geçiyor olabilir.
  • Bazen başvurduğunuz iş / pozisyona olan ihtiyaç ortadan kalkmış olabilir. Bu yüzden işe alımı bir süreliğine ertelemiş veya iptal etmiş olabilirler. Nedeni ise bütçe, yönetimdeki değişiklik veya organizasyonun tekrar düzenlenmesi olabilir.
  • E-mailiniz spam kutusuna düşmüş olabilir. Şirketlerin adaylardan sürekli e-mail aldığını kabul edersek, sizin işverene attığınız e-mailin spam kutusuna düşmüş olması olasıdır.

Size Bu Süreçte Ne Yardımcı Olmaz?

  • Onları “sonucu açıklamayı ertelemekten ötürü” ayıplamak. Düş kırıklığınızdan dolayı haklı bir nedeniniz olsa dahi kötü durumunuzu başka şekilde onarmalısınız. Gecikmenin nedenlerini bilmeden, arka planda nelerin yaşandığından hiçbir zaman emin olamazsınız. Kendinizi acınası göstermeniz ve öyle hissetmeniz sizin zararınıza olur.
  • Gerçekten çalışmak istediğiniz yerden haber beklemek ve başka işler aramaya devam etmemek. Ne kadar mükemmel olursa olsun, o işe alınmayabilirsiniz. Ancak mutlaka başka bir iş bulmak zorundasınız. Bu farklı iş elbette yine sizin niteliklerinize yakın bir iş olmalı.
  • Geciken cevap üzerine çeşitli konuşmalarda yaptığınız iş görüşmesi sisteminin ne kadar kötü olduğundan bahsetmeniz, her konusu açıldığında o şirketi kötülemeniz potansiyel işvereninize karşı olan düşüncelerinizi ve hislerinizi zamanla değiştirecektir. Artık o şirketten olumlu yanıt alsanız dahi hisleriniz artık olumsuzlaşmıştır.
  • İşverenin sizin kurallarınızı takip etmesi için çabalamak anlamsızdır. Talep eden siz olmalısınız. Mülakat sonrası işverenden ses çıkmasını beklemeyin. Bazı şirketler sizden geri dönüş yapılana kadar bir cevap vermeyebilirler.
  • Bizi yukarıda yazdıklarımızdan dolayı ayıplamanın size bir yardımı olmayacaktır. Amacımız sizi süreç ile ilgili bilgilendirmek. Elbette tercih sizin ve önerdiğimiz yolu izleyip izlemeyeceğiniz veya ne kadar izleyeceğiniz size kalmıştır.

Size Bu Süreçte Ne Yardımcı Olur?

  • Sabırlı olmak ve en iyisini yaptığınızı düşünmek size iyi gelir. İş arama sürecinde kontrolünüz dışında gelişen işlerle kafanızı yormayın.
  • İşverene veya insan kaynaklarına kibar bir dille başvurunuzun ne aşamada olduğunu öğrenmek istediğinizi belirten bir e-mail atabilir veya onları arayabilirsiniz. Bu işe olan ilginizi de gösterir. Eğer olumsuz bir cevap alırsanız canınızı sıkmayın hatta size uygun başka pozisyonların olup olmadığını nazikçe sorun.
  • Sabır, hiçbir şey yapmadan o şirketten haber gelmesini beklemek demek değildir. 10-14 gün bekledikten sonra mülakat sonrası teşekkür mektubunuzu yollamalısınız. Teşekkür mektubunuzda, iş görüşmesinde şirketin olumlu tavrı için teşekkür ettikten sonra, iş görüşmenizin ne aşamada olduğunu kibarca sorabilirsiniz. Ancak sakın abartmayın. İş görüşmesi sonrası işveren ile kurduğunuz ilk iletişimde kötü bir izlenim vermeyin.
  • İş görüşmesinde değindiğiniz ancak açıklama gereği hissettiğiniz veya onların işine yarayacak dikkatlerini çekecek yeni bir başarınız olduysa, tüm bunları içeren hem de başvurunuzu hatırlatıcı kibar bir mesaj / e-mail atmanızda fayda var. Ancak işverenler yine belli bir süre size geri dönüş yapmayabilirler. Eğer ilk görüşmenizin işveren üzerindeki etkisi olumlu ise bir sorun yok. Ancak olumsuz ise işverenin geri dönüş yapmaması olasıdır.
  • Bekleme sürecinizde boş durmayıp, iş başvuru yaptığınız şirket ile bağlantısı olan kişi veya gruplarla iletişime geçmeye çalışmalısınız.
  • Büyük bir kararlılıkla iş aramaya devam etmelisiniz. Bu en mantıklı, akıllıca iş olacaktır. Bekleme süreci, beklentilerinizi arttırdığı takdirde ve olumsuz bir yanıt aldığınızda tüm motivasyonunuzun yerle bir olması olasıdır. Bu yüzden beklentinizi belli seviyede tutun ve size uygun başka işler aramaya devam edin. Hatta size en uygun işi bulana kadar iş aramayı asla durdurmayın.
  • Boş zamanlarınızı da değerlendirin. Gönüllü işler yapabilir, yoga, koşu, yürüyüş gibi sizi rahatlatırken odaklanma gücünüzü yükseltecek sporlar yapabilirsiniz. Mülakat sonrası hayatınız devam ediyor.

Umarız, mülakat sonucunu bekleme süreniz kısa olur ve en kısa sürede istediğiniz işe kavuşursunuz.  

Ekibin en genç üyesi siz misiniz?

Ekipte en genç üye olmak  korkutucu gelebilir, ancak herkesin bir ilk iş tecrübesi var. İşe yeni başlayan biri olarak gözden kaçırmamanız gereken birkaç nokta sizi ekibin en genç üyesi yargılarından çok daha uzaklara taşıyacaktır.

Bir ekibe dahil olmanın en zor yanlarından biridir o ekibin en genç üyesi olmak. Okulunuzdan yeni mezun olmuş ve ilk işinize başlamış biri olarak potansiyelinizi ortaya çıkarmak herkesten daha zor olabilir. Elbette bu sürecin ilk anahtarı sabırlı olmaktan ve sıkı çalışmaktan geçiyor ancak “Yeni başlayan” olmaktan çıkıp meslektaşlarınızın güvenini ve saygısını kazanabilmek için dikkatle atılması gereken önemli adımlar var.

Makalenin devamı için buraya tıklayın.

Neden aynı şirkette çalışmaya devam ediyorum?

Bir işte uzun yıllar çalışmak için birçok sebebiniz olabilir. İş arkadaşlarınıza olan bağlılığınız, istikrarlı kariyer hedefiniz ya da terfi almayı beklerken geçirilen süre… Peki, işinizi değiştirmeye karar verdiğinizde kariyer gelişiminizin durmadığını İK uzmanlarına nasıl göstereceksiniz? 

Araştırmalara göre çoğu insan sevmediği bir işte çalışmanın işsiz kalmaktan daha iyi olduğunu düşünüyor ve memnun olmasa da aynı iş yerinde çalışmaya devam ediyor. Fakat bu durum kariyerinin durduğu anlamına da gelmiyor. Aynı işyerinde geçirilen süre boyunca üstlenilen pek çok yeni görev ve sorumluluk kariyer gelişiminin önemli bir parçası…

Makalenin devamı için buraya tıklayın.

Kim Olduğunuzu Anlamak İçin Sorulan 8 Farklı Mülakat Sorusu

Eğer yeni bir çalışan işe alınacaksa işverenler ona iş görüşmesinde doğru mülakat soruları sormak zorundalar. İş görüşmelerinde adaylara yöneltilen mülakat soruları, olası çalışanlarının aslında kim olduğunu anlamaya yönelik sorulardır.

Bu sorular bazen farklı şekillerde karşınıza gelebilir. Bu yazımızda bu sorulardan bahsedeceğiz.

farkli-mulakat-sorulari

  • “Favori restoranınız nedir?”

Yemeğin iş görüşmesi ile ne ilgisi var diye soruyorsunuz. “Ne yersen, o’sun.” oldukça yaygın bir sözdür ve doğrudur. Yemek kültürü, kişiliği yansıtan önemli bir etkendir. Her toplumun kendine özgü bir yemek kültürü vardır. Kendi kültürünüze ait yemekleri tercih ediyorsunuz. Veya fast-food gibi her yerde bulabileceğiniz yemekleri tercih ediyorsunuz. Bunlar işverenin sizin hakkınızda bir fikir sahibi olmasına olanak sağlar.

  • “En çok hangi hayvanı seversiniz?”

Hangi hayvanı sevdiğinizi söylediğinizde işveren sizi o hayvanın özellikleri ile bağdaştıracaktır. Zaten o hayvanı sevmenizin nedeni de budur. Özellikleri, örneğin ayı, aslan gibi hayvanların yırtıcı özellikleri, köpek gibi hayvanların sadakat özellikleri sizin onları sevme nedeninizdir ve doğrudan sizin kişiliğiniz konusunda karşı tarafa fikir verir.

  • “Hikayenizi anlatın.”

Ucu açık mülakat soruları hem soruyu soran hem de cevaplayacak olan için zor sorulardır. Ancak diğer yandan eğer hazırlıklıysanız ve güzel bir cevap hazırladıysanız, kişiliğinizi ve yaratıcılığınızı yansıtmanın en kolay yoludur. Bu avantajı iyi değerlendirmek sizin elinizde.

Diğer sorular gibi doğru bir yanıt aramanıza gerek olmayan bu soruya cevap verirken serbestsiniz ve hikayenizi istediğiniz gibi anlatabilirsiniz. Yaratıcılığınızı kullanmanın tam vakti. İdeal bir çalışan detayları süsleyerek, özgeçmişinde ifade edemeyeceği şeyleri ifade eder.

  • “Bana yaptığınız bir şakayı anlatın.”

İş dünyasında en büyüğünden en küçüğüne kadar birçok kişi, günlük hayatta ise neredeyse herkes espri anlayışı iyi olan kişileri sever. Daha ciddi bir ortamının olacağı düşüncesi ile iş hayatında bu pek dile getirilmez ama onun içine girdiğinizde, etrafınızda gülümseyen insanları göreceksiniz. Onları gülümsetenlerden biri olmak önemli.

Bazı işverenler, insan kaynakları çalışanları, iş görüşmesinde size mülakat soruları yöneltenler ortamın gerginliğini azaltmak ve sizi şaşırtırken aynı zamanda rahatlatmak için bu soruyu sorabilirler. Cevap verirken bazı kaygılarınız olabilir. Belki de dünyanın en kötü hikaye anlatıcısı sizsinizdir ancak çekinmeden anlatmalısınız. Bu kendinize olan güveninizi gösterirken tazeler ve hiçbir şey anlatmamaktan iyidir.

  • “Bir sabah uyandığınızda yanınızda bir filin olduğunu görseniz ne yaparsınız?”

Bu soruyu ilk defa duyuyor olabilirsiniz. Muhtemelen iş görüşmesinde buna benzer ilk defa duyacağınız sorularla karşılaşacaksınız. İşverenlerin bu soruyu size yöneltmelerindeki amaç zaten tam olarak bu. Ne kadar hızlı ve yaratıcı düşünebildiğinizi görmek. Sonsuz sayıdaki olasılıklar içerisinden bir cevap vermeniz beklenir. Bu cevabın ise tamamen size ait bir cevap olması, sizin zihniziniz o andaki üretkenliğine bağlı bir cevap olması açısından önemlidir. Üstelik cevabınızın yanlış olma olasılığı ise 0.

  • “Herhangi bir spor dalı ile uğraştınız mı? Eğer cevabınız evet ise hangi spor dalı ve ne pozisyonda görev aldınız?”

Spor ile ilgili bir soru neden iş  görüşmesinde karşınıza gelsin? Böyle bir soruyu yönelten işveren çalışan adayından ne öğrenmek ister? Soruyu iş görüşmesinde soran işverenler bu soru ile kaleci olmak istemeyen adayları bulmaya çalıştıklarını ifade ederler. Yani hareket halinde olan adayları aradıklarını söylerler. Rakiplerle sürekli mücadele gerektiren branşlarda spor yapan adaylar elbette en avantajlıları. Takım sporları ile uğraşanlar, bireysel spor yapanlar… Tüm bu durumlar işverenlere sizin hakkınızda farklı şeyler ifade eder.

  • “Eğer bir gün kendi işinizi açsanız hangi sektörde olmak isterdiniz?”

Çoğu aday bu soruya iş başvurusu yaptıkları ve hali hazırda iş görüşmesinde oldukları iş ile aynı sektörde olmak istediklerini ifade ederler. Ancak işverenler bunun duymak istedikleri şey olduğunu düşündüğünüz için söylediğinizi düşünebilirler. Gerçekten istediğiniz için değil. Çoğu adayın düştüğü bu yanılgıya düşmeyin. Gerçekten çalışmak istediğiniz sektör, iş ile ilgili düşüncelerinizi özgürce ifade edin. Bazı detayları da verebilirsiniz. Örneğin bir kahve dükkanı açmak istiyorsunuz, nasıl bir kahve dükkanı açmak istediğinizden, nedenlerinden bahsedebilirsiniz.

  • “Üzgünüz, ancak sizi bu işe uygun görmüyoruz.”

Bir soru olmamasına rağmen iş görüşmenizde böyle bir ifade ile karşılaşabilirsiniz. Bu türden bir ifadeyi sizinle iş görüşmesinde paylaşan birinin amacı ne olabilir? Üzücü ancak bu ifadeyi, yani sizin işe uygun olmadığınızı iş görüşmesinde doğrudan söyleyen işverenler olacaktır. Vermeniz gereken bir karşılık varsa eğer bu işe uygun olduğunuzu, işi almaya değer olduğunuzu savunmak olabilir. Onlar mükemmel bir uyum arıyor olabilirler. İş görüşmesi sonrasında sizi daha fazlasını yapmaya zorlayacak bu ifade diğer taraftan uzun vadede iyi sonuçlar doğurabilir.

Neden Deneyimleriniz ve Eğitim Kaliteniz Sizi İş Sahibi Yapmaya Yetmiyor?

Günümüzde “nitelikli” olmak demek ile ne anlatılmak isteniyor dersiniz? İş arama sürecindeki herkes için niteliklinin anlamı, deneyimli ve iyi eğitimli olmak demektir.

Nitelikli olmak bir işe sahip olmak için ilk adım olabilir ancak sizi iş sahibi yapacak olan şey “siz”sinizdir. Her gün aynı işi yapmak ister misiniz? Hergün çalışmak için aynı isteği içinizde bulabilecek misiniz? Bunların aldığınız eğitim ve deneyimleriniz ile ilgisi var mıdır? Yoksa daha çok tutumlarınızın, alışkanlıklarınızın, kişiliğinizin yön verdiği şeyler midir?

Bir işyerinde müdür olan birine çalışanlar ile ilgili davranış problemlerini sorduğunuzda ondan alacağınız yanıtlar gerçekten önemlidir. Nitelikli bir çalışanın işte gönülsüz çalıştığını duyabilirsiniz. Çalışanlarınız işe başladıkları anda bu davranışlarını bir şekilde gösterirler. Kişilik türleri alanında kendini farklı şekillerde gösterirler. Örneğin bir çalışanınız işini yaparken bir yandan da şikayetçi bir şekilde söylenebilir. Bu kişi haftada bir saat normalden fazla çalışıyor ve işini en iyi şekilde yapıyor olabilir. Ancak bu kişi ne kadar nitelikli olursa olsun hiçbir zaman ideal bir çalışan olmayacaktır. Ortalama bir çalışan olarak işinizi iyi yapmanız sizin o şirkete, çalışma ortamına ait olmanız için yeterli değildir.

İş görüşmelerinin olumlu sonuçlanması, işverenin sizi şirketine birebir uyum sağlayabilecek kişi olarak görmesine bağlıdır. Bu uyum ise davranışlarınızı, çalışma şeklinizi, iş ahlakınızı, işe olan heyecanınızı ve tutkunuzu içerir.

Eğer işinizi yapmak için yeterli isteğe sahip değilseniz iş deneyimlerinizin ve aldığınız kaliteli eğitimin önemi düşüktür. Bu etkenler iş görüşmenizin sadece%77lik bir kısmını etkiler. Geri kalan ve belki de izi iş sahibi yapacak olan kısım asıl olandır. İnsan Kaynakları Yönetimi Topluluğu’nun yaptığı bir araştırmaya göre çalışanların %80’i işe başladıktan sonra yukarda belirttiğimiz sebeplerden ötürü işini kaybetmektedir. Bu yazıda anlatılmak istenen ise geri kalan %20’nin içinde olmanız gerektiğidir.

İş görüşmesinin en sonunda karar aşamasında işveren güvenilir, çalışmaya hevesli ve yetenekleri ile eğitiminin işi yapabilmesine olanak sağlayacak, azimli, olumlu davranışları olan, iyi iletişim kurabilen, esnek ve yaratıcı düşünebilen kişileri seçer. İşveren çalışanının, işi kendi işiymiş gibi sahipleneceğini, bunun için çalışacak hevese ve güce sahip olduğunu görmek ister. İşverenin (veya işe alımdan sorumlu kişilerin) bu hevesi gördüğü kişiye başvurduğu görev-pozisyon için değil de ihtiyaç duydukları uygun gördükleri başka bir pozisyon için iş teklifinde bulunması olasılığı da vardır. İşverenler böyle kişileri kaybetmek istemeyecektir. Küçük bir eğitim sonrasında işe hazır hale getirilebilirler.

Çoğu ileri yaşlarda olan çalışanlar kendilerini aldıkları sürekli eğitim sayesinde güçlü görmektedirler. Günümüz iş dünyasında bu olmazsa olmazdır. Başarılı olabilmek için her dakika kendinizi yenilemeniz gerekmektedir. Eğer yukarıda bahsettiğimiz %20’lik kısmın içinde olmak istiyorsanız bu gerekli. Bu yazımız sizi durumun farkına vardıracak bir çimdik olması amacıyla yazılmıştır. Bu mesaja açık olun. Ne kadar eğitim aldığınız bir işi yapabileceğiniz garantisini vermez. İşi ne kadar çok istediğinizi göstermediğiniz sürece tüm niteliklerinize karşın iş sahibi olmanız zordur. Ve iş görüşmelerinde işi yapma isteğiniz bir nebze de olsa anlaşılır.

Gerçek olan şu… Eğer bir işe başvuruyorsanız gerçekten çalışmak istediğiniz bir işe başvurun. Böylece daha uzun soluklu daha sağlam bir kariyere adım atmış olursunuz. Başarıyı istemeden yaptığınız bir işte elde etmenizin imkanı yok. İstemediğiniz işlere iş başvurusunda bulunmanız hem hayatınızı kötü şekilde etkileyecek sonuçlar hem de zaman kaybı demektir.

İş Görüşmelerinde Sorabileceğiniz En Kötü 10 Soru

İş görüşmesine büyük beklentilerle gittiniz ve görüşmenin yapılacağı salonda sandalyenize oturdunuz. Ancak karşınızdaki (işveren tarafını temsil eden kişi), isminizin üstünü bir anda çizebilmek için hazırlanmış ve size sorularını yöneltmeyi bekliyor.

Siz, “iş görüşmesi bitti” deyip ve gidebileceğinizi düşünürken, karşınızdaki “Bana sormak istediğiniz bir soru var mı?” diyor. Siz susuyorsunuz. Aslında sormak istedikleriniz var. Ve bu uzun sessizliğin sonunda “Ne kadar maaş alabileceğim?” diye bir soru yöneltiyorsunuz. Ancak soracağınız bu soru işveren tarafı üzerinde hiç olumlu bir etki yaratmayacaktır.

İş görüşmelerinde yaptığınız iki önemli hata: “İşverene soracak güzel sorular hazırlamamış olmanız” ve “Yanlış sorular sormanız”.

Şimdi ise yakın bir gelecekteki iş görüşmeniz için hazırlanıyorsunuz. Bu yazımızda iş görüşmelerinde karşınızdakine (işverene) sorabileceğiniz en kötü 10 soruyu sizlerle paylaşıyoruz. Amaç, iş görüşmelerinde bu soruları sormamaktır.

En Kötü İş Görüşmesi Soruları

En Kötü İş Görüşmesi Soruları

  • Bana şirketiniz hakkında daha ayrıntılı şekilde bahsedebilir misiniz?

Katılacağınız her iş görüşmesinden önce, iş başvurusu yaptığınız şirket hakkında yeterli bilgiyi edinmiş olun. Eğer yukarıdaki soruyu işverene yöneltirseniz, kendinizi ele verirsiniz. Demekki siz iş görüşmesi öncesinde ödevinize iyi çalışmadınız.

  • Ne kadar süre ile tatil iznimiz var?

Asla işveren ile ilk görüşmenizde bu soruyu yöneltmeyin. Bu gibi soruları soracağınız zaman elbette gelecektir. Ancak ilk görüşme bu soru için hiç uygun bir vakit değil.

  • Ne kadar zaman sonra zam alabilirim?

Eğer işveren zam gibi bir konunun lafını kendi açmadıysa, bu tür biri soruyu iş görüşmesinde sormaktan çekinmelisiniz.

  • Benimle ilgili geçmiş soruşturması yapacak mısınız?

Eğer bir işe başvurduysanız, işverenlerin çoğu CV’nizde vb. yazdığınız referanslarınızı arayıp sizin hakkınızda daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyecektir. Veya okuduğunuz okul, çalıştığınız yerleri vb. araştıracaktır.

  • Şirketinizin içinde bulunduğu sektör nedir ve rekabet ortamı nasıldır?

Eğer iş görüşmesi öncesinde gerekli araştırmayı yapmış olsaydınız böyle bir soru yöneltmemiş olmanız gerekirdi.  İşveren, sizden çalışmak istediğiniz iş ve şirket ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmanızı bekler. Zira bu sizin işi  ne kadar istediğinizi de gösterecektir.

  • İşe gelip gitme zamanları ne kadar önemli?

Bu sorunuz, işverenin size doğrudan kırmızı kart göstermesine sebep olabilecek bir sorudur. Bu soruyu sormanız ile işverenin işinize yeterli disiplin ile bağlı olmadığınız, zaman zaman işe geç gelip erken gidebileceğiniz gibi çıkarımları yapmasına olanak sağlar. Zamanında çalışmaya başlayın. Gereksiz izinlerden kaçının.

  • Evden Çalışabilir miyim?

Eğer başvurduğunuz iş, evden çalışma gibi bir imkan sağlıyor olsaydı, bundan zaten iş tanımında bahsederlerdir. Bu yüzden, sizin böyle bir soru sormanız yersiz olacaktır.

  • Cuma günleri serbest kıyafet ile işe gelebiliyor muyuz?

“Casual Fridays” yani haftanın 4 günü işe resmi şekilde gelinirken Cuma günü serbest kıyafet ile gelinmesidir. Bunun gibi “şirket partisi yapıyor musunuz?” tarzından sorular işi size getirecek bir soru değildir. İş başvurusunuzu da muhtemelen “iş partilerine katılmak” amacıyla yapmadınız. Önceliğinizi iyi belirleyin ve böyle sorularınızı işe alındıktan sonra iş arkadaşlarınıza yöneltin.

  • İş görüşmesi değerlendirme süreciniz nasıl olacaktır?

İş görüşmeniz hakkında geri bildirim almak istemekte haklısınız. Ancak yine de doğrudan böyle bir soru yöneltmekten kaçının. Bu sorunuz, işveren üzerinde baskı yaratmaya çalıştığınız izlenimi bırakabilir.

  • Hayır sorum yok, teşekkürler.

İş görüşmeniz bitti ve gitmeyi düşünüyordunuz. İşveren “ Bana sormak istediğiniz bir soru var mı?” demişti. Siz ise olmadığını söylüyorsunuz. Maalesef bu da çok yanlış bir davranıştır. İşverenin size böyle bir soru yöneltmesi, sizden beklentilerinin olduğunu gösterir. Ancak demekki siz, bu beklentileri karşılayamıyorsunuz. 

İş görüşmesinde yanlış sorular sormanız, iş başvurunuzun olumlu sonuçlanmasını engelleyecektir. Bu yüzden iş görüşmesinde sorabileceğiniz güzel sorular hazırlayın.

Not Ortalamanizin Düşük Olmasının Mülakata Etkileri

Sonunda hayallerinizdeki işi buldunuz. İş başvurunuzu yaptınız ve iş görüşmesine çağrıldınız. İş görüşmesine çok iyi hazırlandınız çünkü bu işi gerçekten çok istiyorsunuz. Dış görünüşünüz mükemmel, kendinize güveniniz yerinde… “Beni işe almamaları için ne sorun olabilir?” diyorsunuz belki. Ancak iş görüşmesi sırasında, işveren tarafını temsil eden kişi size “ Diğer adayların GPA’sı (üniversiteden mezun olurkenki genel not ortalaması) sizinkinden yüksek.” diyor. Hemen telaşlanmanıza gerek yok. Çünkü bu bir “Son” değil elbette. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda, durumu kendi lehinize çevirip diğer adaylardan güçlü duruma gelmenizin birkaç yolu var. Aşağıdaki ipuçlarını değerlendirerek iş görüşmesinden mutlu bir şekilde ayrılabilirsiniz.

not-ortalamasinin-dusuk-olmasi-mulakat

Kendinize Güveniniz Sarsılmasın

İşveren tarafı, eğer genel not ortalamanızın diğer adaylardan düşük olduğunu söylüyorsa, bu çok ama çok istediğiniz işi kaybettiğiniz anlamına gelmez. Kendinize olan güveninizi kaybetmeyin. Eğer işi istiyorsanız ciddi bir yarışmacı olmalısınız ve son ana kadar çabalamalısınız. İşverenler genelde bu şekilde bir – iki zorlayıcı, kenara sıkıştırıcı sorular sorarak adayları elemeye çalışırlar. Nasıl bir tepki verdiğinizi görmek isterler. Baskı altına girdiğiniz bir durumda nasıl davrandığınızı gözlerler. Sizin bu durumda yapmanız gereken, düşük genel not ortalamanızı doğrulamak ve bir şekilde not ortalamanızın sizin yeteneklerinizi, tecrübelerinizi vb. yansıtmadığı konusunda karşınızdakini ikna etmektir. 

Her zaman Bir Planınız Olsun

En ideal çalışan olduğunuz konusunda işvereni ikna etmeniz, kritik noktadır. Bir spor etkinliğinden sonra, sporculara genelde sorulur “ Planınız neydi?”.  Sporcular, yarış veya maç öncesi planlarını anlatırlar ve sonrasında da nasıl davranacaklarını, planlarını anlatırlar. Eğer mevcut durumda değişiklik olursa ne yapacaklarını, B planlarını vb. söylerler.

Aynı stratejiyi iş görüşmsi sırasında da uygulayabilirsiniz. A planınızı uygularken, işveren Genel Not Ortalamanız ile ilgili durumu karşınıza bir engel misali koyduğunda B planına geçmeniz gerekebilir. İş görüşmesini size kazandıracak olan zayıflıklarınız üzerinde durmanız değildir. Önemli olan bu zayıflıklarınızın üstesinden nasıl geldiğinizdir. Bu yüzden B planınız, zayıflıklarınızın üstesinden nasıl geldiğinizi ifade etmek olsun. Buna benzer zorlayıcı diğer durumları da düşünerek C, D … planlarınızı hazırlamayı unutmayın. 

Güçlü Yanlarınız Üzerinde Durun

Zayıf veya eksik yanlarınızı açıklamak için zamanınızı harcamayın. Güçlü yanlarınızın, özellikle çok az kişide bulunduğunu düşündüğünüz güçlü yanlarınızın, yeteneklerinizin üzerinde durun. Eğer not ortalamaları karşılaştırılıyor ise diğer özelliklerin de karşılaştırılması gerekir. Not ortalaması her şey demek değildir. Bu yüzden not ortalamanızın (GPA) üzerinde fazla durulmaması için dikkati güçlü yönlerinize çekin. Eğer üniversitede bir öğrenci topluluğunda vb. başkanlık yaptıysanız vb. bunlardan bahsedebilirsiniz. Ayrıca üniversitelerinizin kalitesi de diğer önemli etken olacaktır. Veya önemli bir yerde sjay yaptıysanız.

Önemli Nedenleriniz Olsun

Herkes bahaneler uyduran kişileri pek sevmez. Bu yüzden düşük not ortalamanıza bahaneler bulmak yerine, geçerli bir neden bulmalısınız. Örneğin, kazık bir Matematik dersi sizin not ortalamanızı derinden etkilemiştir. Eğer bu yeterli bir neden değilse, başvurduğunuz iş için bu ortalamanın yeterli olduğunu savunabilir ve dikkati diğer özelliklerinize çekebilirsiniz.

Geçerli bir neden bulmak adına, zamanınızı nasıl ayırdığınızı gösterebilirsiniz. Yani kampüs aktiviteleri, verdiğiniz özel dersler, toplum hizmetleri, sosyal sorumluluk etkinlikleri veya iş-çalışma programları geçerli bir neden olabilir. Herhangibi bir spor klübünde oyuncu olabilirsiniz veya dans, tiyatro topluluklarına katılıyor olabilirsiniz. Bu aktiviteler zamanınızın çoğunu alıyor olabilir. Bu yüzden GPA’nız biraz düşmüş olabilir. Ama üniversite hayatınız boyunca yaptığınız tüm etkinliklerin size kazandırdıkları üzerinde durmalısınız. Derslerin ve sınavların size öğreteceklerinden daha çok şey öğrendiğinizi vurgulayabilirsiniz.

Amacınız her şeyden öte şu olmalıdır: Not ortalamanız sizin değerinizi biçebilecek bir etken değildir. Sahip olduğunuz güçlü yanlar işi hakettiğinizin kanıtıdır. İşe kazandıracağınız değerler önemlidir ve bunlar GPA’nızın yüksek olmasından daha çok dikkat çeker.