Tag Archives: iş görüşmesi tavsiyeleri

Sizi Reddeden Mülakat Düşünceleri

İşverenler, kendi firmaları için en yararlı, en uygun olan kişiyi işe almayı amaçlamaktadırlar. Bu süreçte pek çok umutla gelen aday maalesef hayal kırıklığı içinde evlerine dönmek durumunda kalırlar. Zira ülkemizde işsizlik oranı yüksek olduğu için bir tane açık iş pozisyonu için kimi zaman yüzlerce başvuru yapılmaktadır.

İşte bu işe alınmayan adayların mutsuzlukla eve dönmelerine sebep olan “reddedilme” işlemi esnasında işverenler, insan kaynakları uzmanları neler düşünmekteler ve neden adayları işe almazlar? İnsan kaynakları uzmanları da normal, sıradan duygu ve düşüncelere sahip insanlar, ancak profesyonel düşünerek firmanın yararını gözetmek durumundalar.

Uzun zamandır işsiz olan ya da halen yapmakta olduğu işten hiç de memnun olmayan adayı bir de bu iş görüşmesinde hayal kırıklığına uğratmak kimsenin hoşuna gitmez. Fakat işin gerektirdiği niteliklerle adayın nitelikleri uyuşmadığında insan kaynakları uzmanları adayları reddetmek durumda kalırlar.

İşverenler adayları neden reddederler ve “çok teşekkür ederiz, ancak bu iş için uygun olduğunu düşünmüyoruz” ifadesini kullanırken neler hissederler? İşte asla sesli olarak adayın yüzüne söylenemeyen empatik işveren düşünceleri hakkında birkaç sır.

  1. “Keşke size daha iyi bir haber verebilseydim”

Sağlıklı zihinsel ve duygusal yapıya sahip hiç kimse, karşısındaki kişi ya da kişileri üzmekten, hayal kırıklığına uğratmaktan zevk almaz. İşte bu durum insan kaynakları uzmanları için de geçerlidir.

Özellikle de mülakat için gelen adayın karakter olarak çok iyi ve niteliksel açıdan da donanımlı, ancak o iş için uygun olmadığı düşünülüyorsa, işverenler adayı reddetmek durumunda kaldıkları için kendilerini kötü hissederler. Uzun zamandır iş arayan veya var olan işinden nefret ettiği halde halen gitmek durumunda kalan adayların, o an görüşmesi yapılan işi ne kadar çok istedikleri gözlerinden, ifadelerinden çok net anlaşılmaktadır. İşte bu yüzden işverenler için “üzgünüm, ancak sizi işe alamayız” ifadesini kullanmak hiç de kolay değildir.

Ancak adayın mülakatta verdiği izlenim, zaten bu iş ve aslında pek çok iş için çok da uygun olmadığı yönünde ise, işverenler bu adayı reddetmekten, onun gününü biraz daha kötüleştirmekten hiç de çekinmezler. Zira bazı kişiler öylesine umursamaz ve çalışmaya gönülsüz görünürler ki; kimi zaman insan kaynakları uzmanları onları reddetmekten keyif bile alabilir.

  1. “Keşke sizin için yapabileceğim bir şeyler olsaydı”

Eğer aday daha önce hiçbir iş başvurusundan ret cevabı almadıysa ve kabul edileceğine çok inanıyorsa reddedilmek onun için bir yıkım olabilir. Ancak işverenler ona işe alınmadığını söylemeden önce, bazı işaretlerden aday yanıtın olumsuz olacağını anlayabilir.

Örneğin insan kaynakları uzmanları adayla görüştükten sonra adayı o firmadaki başka bir yetkiliye gönderdiyse sonuç muhtemelen olumsuz olacaktır. Öncelikle işveren adayı kendisi tanımak ve onun hakkında bir önsezi edinmek ister. İşte bu işlem esnasında işveren adayın bu iş için mükemmel derecede uygun biri olduğu kanaatine varmışsa, zaten başka bir yetkiliye göndermez.

Ancak aday hakkında tam olarak karar verilemiş ya da bazı soru işaretleri oluşmuşsa başka bir yetkiliden de görüş almak faydalı olur. Ancak belirtmekte fayda vardır ki; görüşen ilk uzmanın çok da olumlu izlenim edinmediği, aday hakkında bir diğer uzmanın tam olarak olumlu not vermesi çok da rastlanır bir durum değildir.

Böyle vakalarda görüşmeyi yapan uzman, adaya birkaç gün ya da hafta içinde başka bir yetkilinin kendisini arayacağını söyler. Eğer bir hafta içinde o yetkili aramadıysa, adayın kendisine başka işler bakması doğru olacaktır.

  1. “Sizin için daha uygun bir pozisyon olduğunda sizi arayacağız”

Bir iş için ilan verildiğinde o iş için çok sayıda özgeçmiş gönderilmekte ve pek çok aday mülakata çağrılmaktadır. Ancak bu adayların çok azı işe alınma şansını yakalamaktadır. Bazı adayların nitelikleri ve karakteristik özellikleri, işverenler tarafından çok beğenilir, takdir edilir, ancak o an açık olan pozisyon için uygun olmayabilir. Bu sebeple aday o işe alınmaz, uygun olan başka bir aday tercih edilir.

Fakat özellikle kurumsallaşmış firmalarda geniş bir özgeçmiş arşivi oluşturulur ve onlar niteliklerine göre gruplara ayrılırlar. Bu bağlamda önceki mülakatlarda çok beğenilen, ancak o pozisyon için uygun bulunmayan adaylar, firmada onlar için bir iş açığı oluştuğunda mutlaka aranırlar. Zira elde hazır incelenmiş, görüşülmüş ve beğenilmiş personel adayları varken, sıfırdan başlayıp süreci uzatmayı kimse istemez.

Fakat pek çok işveren ya da insan kaynakları personeli reddedilen adayların çoğunluğuna “biz size döneriz” gibi klişe bir ifade kullanıp çoğunlukla geri dönmediklerinden genellikle bu tür ifadeler ne kadar gerçek olursa olsun aday için inandırıcı olmamaktadır. Fakat profesyonel anlamda kurumsallaşmış, büyük firmalarda her hangi bir koşulda uygun olmayan adaya gayet açık ve net olarak o firmada işe alınamayacağı söylenmektedir.

Buna keza işe alınma ihtimali yüksek olan adaylara da “size uygun bir pozisyonda ihtiyaç olduğunda sizinle çalışmak isteriz, size geri dönüş yapacağız” ifadeleri kullanılır.

Mülakatta Eleştiriye Açık Olduğunuzu Gösterin!

İnsanlar arasında yaşanan pek çok sorunun sebebi, bireylerin eleştiriye yeterince açık olmamalarıdır. Herkes kendisinin en iyiyi yaptığını düşünmekte ve yanlışlarının gösterilmesinden hoşlanmamaktadır. İşte bu anlayış eksikliği, iletişime ve eleştiriye kapalı olma durumu ailede, okulda, işte, arkadaşlar arasında sorun yaratmakta, çoğu zaman ilişkiyi çıkmaza sürüklemektedir.

İşe alma sürecinin belki de en önemli basamağı olan mülakat sırasında da insan kaynakları uzmanları adayların eleştirilere karşı tutumlarının nasıl olduğunu ölçme amaçlı sorular yöneltmektedir. Zira bir takımın üyesi olacak olan kişilerin hem bir arada yaşam hem de daha başarılı bir iş için eleştirilere açık olmaları gerekir. Eleştirilmeye tahammülü olmayanların, gelişime karşı da dirençli oldukları bir gerçektir. İşte tüm bunlardan dolayı mülakatlarda olumlu bir izlenim yaratmak isteyen adayların, tamamen doğal, tamamen kendisi olmaya özen gösterip eksik ya da yanlış yerlerde eleştiriyi kabul etmeleri gerekir.

Bu paralelde işe alım uzmanları adaylara “yaptığınız iş eleştirildiğinde nasıl bir tepki verirsiniz ve bu durumu nasıl yönetirsiniz? İş yaşamınızdan bu tür bir örnek verir misiniz?” şeklinde soru yöneltebilirler. Adayın bu soruya vereceği yanıt ve anlatacağı örnek adayın karakteri, baskı altında olduğunda nasıl davrandığı hakkında önemli ipuçları verecektir.

Bu aşamadan başarı ile çıkabilmenin en doğru yolu kesinlikle eleştiriye açık olduğunuzu ve bunların sizi geliştireceğini düşündüğünüzü ifade etmektir. Eğer anlattığınız örnekte ve açıklamanızda bu eleştirinin çok haksızca yapıldığı, aslında sizin haklı olduğunuz gibi bir yol izlerseniz, sizin yönetilemez ve geliştirilemez birisi olduğunuz düşünülür. Bununla birlikte asla daha iyi olmaya çabalamayacağınız ve esneklik gösteremeyeceğiniz şeklinde bir algı oluşur.

Kendinize “ben yönetilebilir miyim” diye sorun ve yanıtınızda gerçekçi olun

Eleştiriye açık olan insanlar, gelişime, değişime ve yönetilmeye de açıktırlar. Tüm şirketler de kendini geliştirecek, duruma göre değişebilecek ve yöneticileriyle aynı paralelde ilerleyebilecek kişilerle çalışmak isterler. Zira eleştiriye açık olmayan kişiler sık sık bulundukları ortamda kaos yaratırlar.

Başarılı bir iş hayatı için eleştiriye ve gelişime açık olmak hayati önem taşımaktadır. Zira iş dünyası ve tüm sektörler her geçen gün inanılmaz bir hızla gelişmektedir. Eleştiriye açık olmayan kişiler bir sosyal ortamda, iş yerlerinde sürekli savunma durumunda kalırlar ve sahip oldukları eforu diğerlerinin görüşlerinin haksızlığını kanıtlamaya çalışarak harcarlar. Aslında bazıları için bu çok da kötü gibi görünmeyebilir.

Ancak eleştiriye tahammülsüzlük hem kişinin kendisini hem de onunla iletişim halindeki diğer insanları yorar, sıkar ve zaman zaman yaralar. Eğer bir iş yerindeki yönetici sorumluluğu altındaki personeli eleştiremezse onunla iletişim de kuramaz, onun daha iyi olabilmesi için de bir şey yapamaz.

İşte böyle vakalarda da en kısa zamanda o kişinin o işyeriyle ilişkisinin kesilmesi gündeme gelir. Sonuçta hiç kimse mükemmel değildir. Herkesin bilmediği konularda yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Özellikle de yeni işe başlanan bir yerde yanlışların düzeltilmesine, yönlendirilmeye, eleştirilmeye sıkça yer verilir. İşte tüm bunları hesaba katarak bir mülakat öncesinde aday kesinlikle kendisinin yönetilebilir birisi olup olmadığını düşünmeli ve eğer değilse bu yönünü törpülemek adına uğraş vermelidir.

Hangi eleştirel sorulara nasıl yanıtlar verilmeli?

Mülakatlarda adayların eleştiriye açık olup olmadıklarını ölçecek bazı sorular yöneltilir ve bunların yanıtlarına göre de aday hakkında özel yorumlar yapılabilir.

Örneğin “birinin size bir işi daha iyi yapabileceğinizi söylediği bir anı anlatır mısınız? Bu durumda siz nasıl bir karşılık verdiniz ve nasıl o işi daha iyi hale getirdiniz? Sonuç nasıl oldu” şeklinde bir yaklaşımda nasıl bir yol izlenmeli?

Burada önemli olan durumu ya da görevi, yaptığınız davranışı ve davranışın sonucunu net ve tutarlı bir şekilde anlatabilmenizdir. Genellikle böyle durumlarda adaylar olayı uzun uzadıya anlatırlar, ancak sonucu es geçerler ya da birkaç cümle ile geçiştirirler. Burada en önemli olan husus sonuçtur. Zira siz bir görevi yerine getirdiniz, yöneticiniz o iş için size farklı bir yol gösterdi ve bu sayede daha iyi olacağını söyledi, siz o yolu izlediniz ve sonuç nasıl oldu? Başarılı ya da başarısız olmanız hiç önemli değil önemli olan bu örnekte sizin eleştirilere açık bir çalışan olduğunuzu ve yöneticinizin direktiflerini önemsediğinizi gösterebilmenizdir.

Mülakatlarda stratejik yanıtlar verebilmek çok önemlidir. Karşınızdaki kişiler muhtemelen sizin gelecekteki yöneticileriniz ve bu sebeple sizin onlara nasıl esnek ve eleştiriye açık bir aday olduğunuzu gösterebilmenizdir. Burada anlatacağınız hikayede sizi eleştiren kişinin saçmaladığından, aslında sizin en doğru yolu izlediğinizden, yine en sonunda sizin haklı çıktığınızdan kesinlikle bahsetmeyin.

Unutmayın ki bu sizin hayalinizdeki işinize alınmanız için kısıtlı bir süre ve bunu başkalarının hatalarını anlatarak harcamak istemezsiniz. Olumsuz olan tüm ayrıntıları aklınızdan silin, sadece sizin eleştirel yaklaşıma olan hoşgörülü tavrınızdan bahsedin.

Mülakatların Son Aşamasında Adayların Yaptıkları Hatalar

Küçük çaplı işletmelerin işe alım süreçlerinde genellikle iş başvurusu yapılır, uygun olan özgeçmişlere sahip adaylar bir kez mülakat için çağrılır ve bunun sonucunda işe alım gerçekleşir. Ancak sektörün öncü firmalarında, büyük çaplı şirketlerde işe girebilmek çok daha zor ve meşakkatli bir dizi iş ve mülakat süreci gerektirmektedir.

Örneğin büyük bir firmada işe girebilmek için öncelikle iş ilanına başvuru yapılır, ardından özgeçmişi uygun olan adaylar bir kez ön görüşmeye alınır. Ön görüşmenin sonrasında belki telefon görüşmesi için bir zaman belirlenir ve o süre içinde insan kaynakları uzmanları ile telefon mülakatı yapılır. Sonrasında 1 ya da 2 kez yeniden farklı aşamalardan oluşan yüz yüze mülakatlara çağrılarak işe alım süreci gerçekleşir. Bazı kişiler bu son aşamada gayet rahattırlar ve mülakatları da başarılı geçer.

Son mülakat için davet edildiyseniz, bu hatalara dikkat edin!

Adayın yaşamı hakkında çok önemli bir karar verecek olan kişi en doğru kişiyi seçmek için düşünmek, seçim yapmak durumundadır. Ancak aday zaten bu uzun ve çok aşamalı elinden gelenin en iyisini yapmış ve artık kendinden emin bir şekilde olumlu kararı bekliyordur.

İşte tüm sürecin işlediği iş görüşmelerinde bazı adaylar en son mülakata kadar her şeyi gayet başarılı şekilde götürüp son mülakatta bazı küçük hatalar yaparak işi kaybedebilmekteler. Bunun gerçekleşmemesi için adayların en son mülakatta 3 büyük hatayı yapmamaya özen göstermeleri gerekir.

1. Daha işe alınmadan son mülakatta, sanki oranın çalışanıymış gibi giyinmek
Her sektörün, hatta her iş yerinin bir üniforması olmasa da kendine has bir giyim tarzı vardır. Adaylar iş görüşmesine giderken hangi iş kolun olduğundan bağımsız bir şekilde ciddi ve profesyonel sınırlar içinde giyinirler. Ancak işe alınacağına kesin gözüyle bakan adaylar, son mülakata giderken sanki çoktan işe alınmış gibi giyinirler, bir önceki mülakata giderken gösterdikleri özeni göstermezler. Örneğin, kot pantolon, spor ayakkabı gibi rahat kıyafetler giyilerek gidilebilen bir işin son mülakatına kotla gitmek çok büyük bir hata olur. Adayı mülakatta bu şekilde gören işe alım uzmanı rahatlığa ve cürete şaşırır, belki birkaç tane şaka yapar, ancak kesinlikle olumlu bir etki yaratmak mümkün olmayacaktır.

Bunun yerine: Son mülakatlarda genellikle “büyük patronla” ya da insan kaynakları departmanı yöneticisi ile görüşme yapılmaktadır. İşte bu sebeple bu son aşamayı da en iyi şekilde geçmeye çalışmak önemlidir. Aday son mülakata giderken aslında en şık, en profesyonel, iş dünyasına en uygun kıyafetini giymelidir. Ancak daha günlük şık bir kıyafetin daha olumlu bir etki yaratacağına dair bir tüyo almış veya öyle bir izlenim edinmiş adayların, bir tık daha günlük giyinmelerinde sakınca yoktur.

2. İşe alım uzmanının arkadaşıymış gibi gereksiz bir samimiyetle davranmak
Bir aday, hangi koşulda olursa olsun işverenine, insan kaynakları uzmanlarına belli bir saygı ve mesafe çerçevesinde davranmalı, yaklaşmalıdır. Özellikle de daha işe alınmadan mülakat aşamasındayken, sadece birkaç kez görüştüğü bir yöneticiye fazla samimi yaklaşmak itici bir etki oluşturabilir. İşe alım uzmanları ne kadar içten yaklaşırsa yaklaşsın mülakata giden aday sadece masum bir tokalaşma yapması gerekirken, sanki kucaklaşacakmış gibi bir samimiyet içine girmemelidir. Bu bağlamda kişisel yaşamla ilgili ayrıntılı konuşmak, iş prosedürü dışına çıkan ifadeler kullanmak yanlış olacaktır.

Bunun yerine: Birkaç kez görüştüğünüz ve özellikle de size samimi yaklaşan bir insan kaynakları uzmanına tabi ki de bir robot gibi soğuk yaklaşmayın. Ancak profesyonel diyalog sınırlarını da korumaya özen gösterin. Bu bağlamda sıcak bir gülümseme, tokalaşma, bir oyun arkadaşı değil de saygılı bir iş arkadaşı şeklinde yaklaşım doğru olacaktır.

3. Arkadaşlara ve diğer tanıdıklara zaten çoktan işe alındığını söylemek

İş başvurusu olumlu değerlendirilmiş, ilk mülakat süreci çok sıcak ve doğru geçmiş, bir tek son mülakat kalmışsanız, aslında işe alınmak için neredeyse tüm şartları sağlamaktasınız. Ancak iş sözleşmesi yapılmadığı sürece adayın işe alınmayı garantilediğini düşünüp çevresindeki kişilere “işi kaptım” şeklinde anlatması yanlış olacaktır.

Bu zaten işi almak uğruna değil, sadece adayın kendisini kanıtlama çabası uğruna yapılan bir yanlıştır. Zira aday işe alındığı için arkadaşlarından gelen tebrikleri kabul ederken, başkası bu işin sözleşmesine imza atıyor olabilir. Hatta bazı adaylar daha son mülakata gitmeden “işe alındım, vaat edilen maaş çok yüksek, akşam bir yerlere gidip bunu kutlayalım” şeklinde ifadeler kullanabilmektedir. İşte bu durumda son mülakat da çok iyi geçer ve iş teklifi alınırsa sorun olmaz. Ancak tam aksi şekilde son mülakatta hiç de beklenmedik sorularla karşılaşıp tüm süreç bir anda negatife dönerse hem arkadaşlar arasındaki karizma yerle bir olacak hem de adayın işe alınma konusunda özgüveni büyük hasar görecektir. Zira işe alım uzmanları genellikle en kaotik ve stresli soruları bu son aşamada yöneltirler ve asıl eleme bu son mülakatta gerçekleşir.

Bunun yerine: Kişisel görüş ve izlenimlerinizden sıyrılın ve iş sözleşmesi önünüze sunuluncaya kadar hiçbir şeyden emin olmayın. Son mülakat evresine kadar gelebilmeniz kesinlikle büyük bir başarıdır. Ancak daha sonuçlanmadan sanki kazanmış gibi davranmak, konuşmak özgüven değil, aslında gereksiz bir “kendini beğenmişlik” örneğidir. Zira onlarca, belki yüzlerce aday daha bu aşamaya gelemeden elenmekte, büyük hayal kırıklığı yaşamaktadır. İşte tüm bunları hesaba katarak daha hiç ortada olmayan bir işi kutlamak, kazanılmamış bir parayı harcamak yerine arkadaşlara “görüşmeler olumlu geçti, işe alınmama son bir adım kaldı ve bu durum çok ümit verici” gibi bir açıklama yapabilirsiniz.

Mülakatta Sizi En Doğru Tanıtacak Kelimeler Neler?

Hemen her mülakatta yöneltilen klasikleşmiş mülakat soruları vardır ve bu sorulara verilebilecek en uygun, en mantıklı yanıtlara dair pek çok farklı görüş bulunmaktadır.

Biraz internet, sosyal medya araştırması yapılarak mülakat soruları ve cevapları ile ilgili bilgi edinilebilir. Pek çok mülakatta karşılaşılan sorulardan birisi de “Kendinizi, bize tek bir kelimeyle tanımlayabilir misiniz” sorusudur. İşte bu soruda kullanacağınız sözcük aslında sizin mülakatla ilgili kaderinizi değiştirebilecek kadar değerlidir. Zira kendinizi anlatmanız için uygun yüzlerce sıfat ya da isim bulunmakta, ancak önemli olan mülakatı yapan kişilerin aradığı tanımı bulabilmektir.

Tüm iş görüşmelerinin esası stratejik olabilmektedir. Bu bakımdan bu soruya vereceğiniz yanıtta da, stratejik davranmakta fayda vardır. Bu bağlamda bazı düşünce stratejilerini göz önünde bulunduralım.

Kendinizi anlatan en doğru sözcük

Mülakattın başarılı bir şekilde sonuçlanabilmesi için en doğru, gerçek yanıtları verebilmek önemlidir. Zira doğruyu söyleyelim ki, bir sonraki yanıtta az önce ne söylediğimizi hatırlamak zorunda kalmayalım. Ancak “doğru” çoğu zaman duruma göre değişiklik gösterebilmektedir. Burada kast edilen “doğru” o an içinde bulunduğunuz durum ve yöneltilen soruya göre var olan “doğru”dur.

Bu sebeple bu soruda çok da doğru olmayan, ancak sizin kişisel özelliklerinizi yansıtan bir sözcüğü kullanmak yeterli olamayabilir. Örneğin; mutlu, iyi bir arkadaş, esnek, sıcakkanlı, şakacı, nazik, cömert gibi pek çok olumlu sıfatı kendinize yakıştırabilirsiniz. Ancak bu sıfatlar sizin bu işe alınmanızda mülakatı yapan kişiler için çok da ikna edici olmayabilir. Öncelikle başvurduğunuz işi ve bu işin gerektirdiği nitelikleri düşünmeli ve bu bağlamda bir sözcük bulmalısınız.

Sizi anlatan en doğru sözcükler için birkaç ipucu

Sizi en iyi anlatan sözcüğü bulabilmek için bu görüşmede aslında kendinizi tam olarak nasıl tanıtmak istediğinizi biliyor olmanız gerekiyor. Zira altını dolduramayacağınız bir iddiada bulunmamak en iyisidir.

  • Siz bundan önceki iş yerlerinizde çok başarı olduysanız ve bunu birkaç örnekle kanıtlayabilecekseniz sizi en iyi tanımlayan sözcük “başarılı” olacaktır. Tabi ki bu yeni işinizde de nasıl başarılı olabileceğinizi de anlatabilmeniz gerekecektir.
  • Özgür bir ruhla çalıştığınızı ve zihninizin daima işe konsantre olduğunu anlatmak istiyorsanız “motive” sözcüğünü kullanmanız doğru olacaktır.
  • Eğer başvuru yaptığınız pozisyon bir planlayıcı, yönlendirici, lider konumu ise size en uygun sıfatlardan birisi kesinlikle “stratejik” olacaktır.
  • İşiniz sürekli değişim, gelişim ve heyecan isteyen bir role sahipse “hevesli” sizin için doğru bir tanımlamadır.
  • Pek çok bölümün birlikte çalıştığı, fazla sayıda personele hitap edilmesi, onların yönlendirilmesi gereken işe başvuran kişiler için “organize” sözcüğü uygun olabilir.
  • Çok fazla dikkat ve konsantrasyon gerektiren işlerde çalışacak olan kişiler için doru sözcük “odaklı” olabilir.
  • Pek çok işin ve aktivitenin birleşik olarak sunulduğu işlerde çalışan kişilerde aranan özelliklerden birisi “sorumluluk sahibi” olunabilmesidir.

Bunlar dışında üretici, istikrarlı, yaratıcı, aktif, yardımsever, insancıl, sadık, çok yönlü, değerli, esnek, inatçı ve analitik gibi sıfatlar da bireyi anlatan sözcükler olarak kullanılabilmektedir. Ancak adayın kesinlikle neden bu sözcüğü seçtiğini de açıklayabiliyor olması gerekir. Bununla birlikte geçmiş okul ve iş yaşantılarınızda bu sözcüğün sizi anlattığını kanıtlayan deneyim ve anılarınız varsa onları da zihninizde canlandırmalısınız.

Sizi en iyi anlatan sözcük “dinamik” mi?

Eğer siz değişebilen ve değiştirebilen,  uyum sağlayabilen, başarı için her şeyi yapabilen biriyseniz sizi en iyi tanımlayan sözcük “dinamik” olabilir. Tabi bu sözcüğü seçerken “neden” sorusunun yanıtını da düşünmüş, hazırlamış olmalısınız. “Dinamik” sözcüğünü neden seçtiğinizi de satış ve pazarlamada, yönetimde, kariyer koçluğunda çok başarılı olduğunuz şeklinde açıklayabilirsiniz. Ancak bunun için akademik eğitiminizin ve profesyonel iş deneyimlerinizin buna uygun olması, yani sözcüklerinizi kanıtlayabiliyor olmanız gerekmektedir.

Mülakatta Kaçınmanız Gereken Abartılı Anlatımlar

Mülakatta başarının sırrı doğru yerde, doğru tepkiyi ve yanıtı verebilmek ve ölçülü olabilmektir. Size yöneltilen mülakat soruları karşısındaa verdiğiniz yanıtlar kesinlikle doğru olmalıdır.

Kimi zaman biraz daha çekici ya da etkili olması için kullanmayı tercih ettiğiniz gerçek dışı anlatımlardan mülakatlarda kaçının.  Zira mülakatı gerçekleştiren insan kaynakları uzmanları jest ve mimiklerinizi, hareketlerinizi, hatta nefes alıp verme düzeninizi takip ederek anlattıklarınızın gerçeklik payını görebilmekteler. Bu sebeple mülakatta altını dolduramayacağınız, sebeplendiremeyeceğiniz ifadelerden, abartılı anlatımlardan uzak durmalısınız.

Bazı kişiler kendine güven ile kendini “şişirme”, abartarak anlatma arasındaki farktan habersizdir. Mülakata kesinlikle kendinize güvenerek, inanarak girin. Ancak kendinizi aslında olmadığınız biri gibi göstermeye çalışmayın. İşte anlatımınızda abartılı ifadeler kullanmak, sizi olmadığınız biri gibi gösterme çabasıdır ve özümseyemediğiniz için üzerinizde eğreti duracaktır.

Özgüvenli anlatım ve abartılı anlatım arasındaki farklar

Kendine güvenen ve kendinden emin olan insanları herkes sever, genel olarak onlara karşı sempati duyulur. Ancak niteliklerini abartarak anlatan kişiler hem sevilmezler, hem de pek çok kişi bunların itici kokusunu rahatlıkla alır. Siz mülakatta başarılarınızı abartarak anlatma yolunu seçerseniz, anlattığınız şey gerçek olmadığı için siz de inanamazsınız ve karşınızdakilere kuşkulu izlenim verirsiniz.

Bununla birlikte övünerek anlattığınız geçmiş başarılarınız hakkında kuşkuya düşen kişi size öyle bir soru yöneltir ki, sizin o saklamaya çalıştığınız güvensizliklerinizin hepsi birden gün yüzüne çıkar. Ancak zaten var olan bir konudan bahseden kişinin ses tonu, davranışları da anlattıklarını onaylar niteliktedir ve işte özgüven budur.

Palavracı kişiler, abartılı hikayeler anlattıklarında, kendi zayıflık ve başarısızlıklarını örtebildiklerini zannederler. Fakat gerçek dışı hikayeler anlatmak neredeyse hiç kimse için çok da kolay olmadığından, mutlaka bir açık verilir ya da uzmanlar bu açığı farklı sorular yönelterek ortaya çıkarırlar.

Bu bakımdan amaçladığınızın tam tersi bir imajla iş görüşmesinden ayrılmak istemiyorsanız, en gerçek olanı, en sade şekilde anlatmaya özen gösterin. Unutmayın ki siz çok hevesli bir araba satıcısı değilsiniz, siz zaten o iş için en uygun kişi olduğunuz için oradasınız. Zira özgüvenli anlatım ile abartılı anlatım arasındaki çizgi çok da kalın değildir.

Kendinizi övmeyin, sadece niteliklerinizden bahsedin

Mülakatta akademik kariyeriniz, eğitiminiz, iş deneyimleri ve başarılarınızı en doğru şekilde anlatın ki, o işe alınan aday siz olun. Ancak bu esnada zaten özgeçmişinizde yazan teorik bilgilerle zaman kaybetmeyin, işe alım uzmanlarını sıkmayın.

Siz o işe başvurduğunuza ve görüşmeye çağrıldığınıza göre zaten bu pozisyonda çalışmak için uygunsunuz. Mülakatta size kalan kendinize olan güveninizi, başarı odaklı yaklaşımınızı ve size inananların referanslarını en uygun şekilde sunmaktır. Bu evrede siz kendinizi öven abartılı sıfatlardan kaçının. Ancak sizden övgüyle bahseden referans mektuplarınızın da altını çizmeyi unutmayın.

İç sesinizi dinleyin ve nasılsanız öyle olun

İnsanlar genellikle yeterince yaşlanıncaya kadar kendinin ve kendine dair gerçeklerin tam olarak farkına varamaz. Herkes kendini en başarılı, en çekici, en zeki, en güzel görme eğilimindedir. Ancak güçlü ve zayıf yönler tamamen bizim gerçeklerimizdir.

Mülakat başarılı geçerse, siz uzun bir süre bu insan kaynakları uzmanlarıyla aynı şirkette çalışacaksınız. Mülakat esnasındaki tüm sözel olan ya da olmayan mesaj ve ifadeleriniz de orada çalıştığınız sürece akılda kalacaktır. İşte bu sebeple olmadığınız, ancak hayal ettiğiniz biri gibi davranmak, konuşmak sizin için negatif sonuçlar doğurabilir. Sadece şuna odaklanın; o görüşmeye çağrıldığınıza göre işe alınmanızda da büyük bir sakınca yok. Mülakat sizin işe alınmanız için en son aşama ve kendiniz olursanız, özgeçmişinizde anlattıklarınızın gerçekliğini gösterebilirseniz iş zaten sizin olacaktır.

Uzun Süreli İşsizlikten Sonra Yeni Bir İş Görüşmesine Hazırlanma

Yaşam içinde aslında pek de beklenmedik olaylar, durumlarla karşılaşmak mümkündür. Öğrenim süresince pek çok kişi mezuniyetin ardından hemen iyi bir iş bulacağını ve okul bittikten sonra hiç parasız kalmayacağını düşünür. Şanslı bir azınlık için bu durum gerçekten böyle gerçekleşebilir. Ancak özellikle ülkemizdeki mezunların çoğunluğu için bu durum çok farklı gelişir. Zira üniversite hayatı başarıyla biter, ancak başvurulan pek çok şirketten olumlu yanıt, hatta hiç yanıt gelmez. Mezuniyet sonrasında çoğu kez uzun süreli bir işsizlik yaşanır. Başka bir durumda uzun süredir çalışmakta olunan iş yerinden her hangi bir sebeple ayrılan kişi, beklediğinden çok daha uzun zaman işsiz kalabilmektedir. Böyle durumlarda evde oturup iş ilanlarını takip etmek, firmaları dolaşıp iş aramak belli bir zaman sonra kişiyi yorar. Bu arayış, bekleyiş kişiyi ümitsizlik içine düşürdüğünden belli bir zaman sonra özgüven de zedelenir ve dolayısıyla yeni işler için heves, istek azalır ya da kalmaz. Bu olumsuz duruma düşmemek ve her an yeni bir iş görüşmesine hazırlıklı olmak için bazı önerilere uymakta fayda vardır.

uzun-sureli-issizlikten-sonra-yeni-bir-is-gorusmesine-hazirlanma

Uzun Süreli İşsizlikten Sonra Yeni Bir İş Görüşmesine Hazırlanma

  • Neden uzun süredir işsiz olduğunuz konusunda kendinize karşı dürüst davranın

Bir kişi iş bulamadığında ya da çok sevdiği işinden kovulduğunda genellikle işverenin suçlu, hatalı olduğunu düşünme eğilimindedir. Böyle düşünmek kısa süreli de olsa bireyi rahatlatır. Ancak bu düşünce tarzı aslında gerçeği inkardan başka bir şey değildir. Hiçbir işveren kendisine, şirketine faydalı olan bir çalışanını kaybetmek istemez ve istisnalar hariç genellikle işten çıkarılmaların geçerli bir sebebi vardır. Öncelikle bu işsizlik sürecinde sizin de payınız olduğunu, bir şeyleri hatalı yapmış olabileceğinizi kabul ederek kendinize karşı dürüst davranın. İşsiz kaldığınız süre içinde kendi kendinize düşündüğünüzde hatanın sizde olduğu kararına vardıysanız, bu sorunu çözmeniz kolay olacaktır. Kendinizde hatalı bulduğunuz davranış ve tutumları belirleyip onlardan kurtulma, vazgeçme amaçlı zihinsel çalışmalar yapabilirsiniz. Hatayı belirlediğiniz andan itibaren çözmeniz, düzeltmeniz de kolaylaşacaktır. Zira her şey hataların sorumluluğunu almakla yeniden başlayacaktır. Negatif ya da eksik yönlerinizi törpülemeye, tamamlamaya çalışın ve bir sonraki iş görüşmesine bunlardan kurtulmuş olarak gidin.

  • İşsiz kalmanızın gerçek nedenini doğru algılayın

İşten ayrılmanızın ya da atılmanızın nedeni tamamen size bağlı ya da sizden bağımsız olabilir. Örneğin iş yeriniz küçülmeye gidiyor ve sizin çalıştığınız departmanda elemana ihtiyaç kalmamış olabilir. Siz sadece yanlış zamanda yanlış yerde çalıştığınız için işsiz kalmış olabilirsiniz. Sizinle ilgili olmayan bir sebepten dolayı işsiz kalmak, sizin için çok sinir bozucu olabilir. Böyle bir durumda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Sadece yeni işler aramaya devam edin ve bu süreyi sizin için hem zihinsel hem de performans açısından yararlı geçirmeye çalışın. Bu iş arama sürecinde sizi geliştirecek, niteliklerinizi artıracak kurs ve seminerlere katılarak hem özgeçmişinizi zenginleştirebilir hem de özgüveninizi pekiştirebilirsiniz. Bu sayede bir sonraki iş görüşmesine çok daha güçlü ve pozitif olarak katılırsınız.

  • Ayrıldığınız işin sizin için doğru bir iş olup olmadığını düşünün

Bir süredir çalıştığınız işten atılmış ve uzun süredir işsiz olabilirsiniz. Çalışmadığınız bu süreyi neden işsiz kaldığınızı düşünerek ve bir sonraki işinizde nasıl daha başarılı olabileceğinize kafa yorarak geçirmelisiniz. Örneğin en son ayrılmak durumunda kaldığınız iş, sizin niteliklerinize, yetilerinize uygun bir iş miydi sorusu bu aşamada çok önemlidir. Siz elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmış olabilirsiniz. Ancak iş sizin yetilerinizi aşan nitelikler gerektiriyorsa ve bu işverenler tarafından fark edildiyse başarısız olup işten atılmış olmanız normaldir. Bu bağlamda size verilen işleri zamanında eksiksiz olarak yetiştirebiliyor muydunuz, çalıştığınız departmana ne kadar faydalı oluyordunuz gibi hususların düşünülüp akılcı yanıtlar bulunmalıdır. Objektif olarak baktığınızda o işte gerektiği kadar başarılı olamadığınıza karar verirseniz, bundan sonraki iş başvurularınızda başka alanlara yönelmenizde fayda vardır. Zira sizin niteliklerinize uygun olan işlerde daha başarılı olabileceğinizi ve bu sayede uzun süre aynı iş yerinde çalışabileceğinizi unutmayın. Böylelikle iş görüşmelerinde de kendinizi daha net ifade edebilir, o iş için en uygun kişinin siz olduğunuz konusunda ikna edebilirsiniz. Çünkü karşınızdakini her hangi bir konuda ikna edebilmeniz için öncelikle sizin o konuda ikna olmuş olmanız gerekir.

  • İş görüşmenizde neden işsiz kaldığınız sorulduğunda ne yanıt vereceğinizi bilin

Neredeyse her mülakatta adaya bir önceki işinden neden ayrıldığı, kendisinin mi ayrıldığı yoksa işten mi çıkarıldığı soruları yöneltilir. Bu soruya yanıt verirken öncelikle aklınızdan çıkarmamanız gereken husus, dürüstlüktür. Zira en son nerede çalıştığınız özgeçmişinizde yer aldığı için işverenin bunu öğrenmesi hiç de zor olmayacaktır. Ayrıca dürüst olursanız gelecekte her hangi bir konuda kaygı duymanıza gerek kalmaz. Bir önceki işinizden ayrılma sebebiniz her ne olursa olsun utanmadan, tereddüde düşmeden, kin ya da suçluluk hissetmeden gerçekçi bir şekilde yanıt verin. Bu sizin özgüveninizi, ne kadar net ve açık olduğunuzu göstereceği için, belki de beklenmedik derecede olumlu etki yaratacaktır.

Mülakata Nasıl Hazırlanmak Gerekir?

Mülakat, kısıtlı bir süre içinde kendinizi, iş başarılarınızı, yeteneklerinizi ve kariyer hedeflerinizi anlatmanız gereken bir görüşmedir. Bu sebeple mülakatın yapıldığı süreden çok mülakata hazırlık aşaması önem taşımaktadır. Kendinizi en net anlatabileceğiniz zihinsel ve fiziksel donanımla mülakata gitmenizde fayda vardır. Şöyle ki kendi iş alanınızla ilgili çıkması muhtemel soruların en akılcı yanıtları, iş pozisyonunun gerektirdiği ya da sizin ciddiyetinizi, bu görüşmeye verdiğiniz önemi gösteren kıyafet seçimi bu aşamada ayırt edici olacaktır. bu bakımdan mülakata gitmeden önceki hazırlık aşamasında dikkat edilmesi gereken hususlara da göz atmanızda fayda vardır.

mulakata-nasil-hazirlanmak-gerekir

Mülakata Nasıl Hazırlanmak Gerekir?

1. Ne istediğinizi bilerek mülakata gidin

Ülkemizde işsizlik oranı çok büyük boyutlara ulaştığından, bir süre iş arayıp bulamayan adaylar kimi zaman her türlü firmaya, pozisyona başvurmaktalar. Ancak böyle durumlarda firmanın talep ettikleri, iş pozisyonunun gerektirdikleri, adayın yeterlilikleri tam da bir karmaşa, kaos yaratır. Bu bakımdan kendi niteliklerinizin farkında olarak iş başvurularında bulunmak sizin için yararlı olacaktır. Size çok uygun olmayan, ancak işsizlik kaosundan kurtulmak adına başvurduğunuz firmalardan iş görüşmesine çağrılırsanız da o firmadan tam olarak ne beklediğinizi düşünün ve farkında olarak görüşmeye gidin. Siz, o firmaya neler verebilirsiniz ve iş verenden neler talep etmelisiniz gibi hususlarda zihinsel olarak hazırlıklı olmak yararınıza olacaktır.

2. Mülakat yapacağınız firma hakkında detaylı bilgi sahibi olun

İş görüşmesine çağrıldığınız firmanın adını ve hangi alanda hizmet verdiğini bilmek size asla yetmeyecektir. Hem görüşmede mağdur olmamak hem de size zaman ayıran işverenlerin zamanını çalmamak adına görüşmeye bilinçli gitmenizde fayda vardır. İnternet, bilgi çağında yaşadığımız bu dönemde görüşme yapacağınız firma ile ilgili pek çok bilgi dijital dünyada bulunmaktadır. Örneğin kaç tane personeli var, en son hangi alanda başarı sağlamış, ulusal mı, uluslar arası mı faaliyet göstermekte, çalışanlarına hangi hakları sunmakta gibi hususlar mutlaka görüşme öncesinde bilinmelidir. Bu sayede görüşme sorularına verilen yanıtlarda da firmaya, bu işe önem verdiğinizi göstermek mümkün olacaktır.

3. Başvurduğunuz pozisyonun gerektirdiği niteliklere hakim olun

İş ilanlarında genel bilgiler, yeterlilikler sıralandığı için, çok sayıda aday o ilanlara başvuru yapabilmektedir. Ancak iş görüşmesinde adayın yeterlilikleri daha spesifik olarak incelenerek işe alıp almama yönünde karar verilir. Bu bakımdan genel niteliklerinizin yeterli olduğu bir iş ilanına başvurduktan sonra görüşmeye çağrıldığınızda o iş pozisyonunun neler gerektirdiği konusunda kapsamlı bir araştırma yapmalısınız. Örneğin o işe alınanlar sahada mı, ofiste mi çalışır, araç kullanmak gerekir mi, yabancı dil şartı aranıyorsa hangi düzeyde olmalı, o işi yapanları o şirkette ne kadar maaş ya da pirim aldıkları hususlarında bilgi sahibi olunmalıdır. Bunun yanında şirketin çalışanlarına kısa ya da uzun vadede hangi eğitim, kariyer olanakları sunduğu da iş görüşmesine katılma, o işi alma isteğinizi kesinlikle etkileyecektir.

4. İş dünyasının gündemine hakim olmak adına broşür ve dergileri takip edin

Başvurduğunuz firma ve iş pozisyonu konusunda araştırma yaptıysanız ve alana yeterince hakim olduysanız diğer adayların bir adım önüne geçmiş olacaksınız. Bununla birlikte başvuru yaptığınız iş alanının gündemini ulusal ya da uluslar arası bazda takip etmeniz de size mülakat başarısı açısından avantaj sağlayacaktır. Bunun için hem internet ortamında hem de o iş koluyla ilgili yayınlanan dergi, broşür gibi mecralarda takip edebilirsiniz. Bu sayede sorulan sorulara daha bilinçli, altı dolu yanıtlar verebilir, o iş koluyla ilgili vizyonunuzun ne kadar geniş olduğunu gösterebilirsiniz.

5. Görüşmeyi yapacak kişi ya da kişilerin kimler olduklarını öğrenin

İş görüşmesi yapmak ve kısıtlı bir süre içinde kendinizi en doğru şekilde anlatmaya çalışmak başlı başına stresli bir durumdur. Bir de hiç tanımadığınız, hakkında fikir sahibi olmadığınız birilerinin sizin geleceğiniz hakkında karar vereceği düşüncesi daha da kaygı uyandırıcı bir durum olabilir. Ancak görüşmeye gitmeden önce işe alım uzmanlarının kimler olduğu, sizinle kimlerin görüşeceği konularında fikir sahibi olursanız kendinizi çok daha rahat hissedebilirsiniz. Örneğin mülakatı yapacak olan kişileri internet ortamından, sosyal medyadan biraz araştırmak, varsa ortak yönlerinizi görmek iyi olabilir. Kim bilir görüşme esnasında bu hususlara ufak tefek değinerek soruları yanıtlamak olumlu bir ortam oluşmasına sebep olabilir.

Mülakatta Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Mülakatlar sizin belki de en çok hayalini kurduğunuz işe alınmanızın kapısını açacak en etkili anahtarlardır. Bu sebeple kendinize ve niteliklerinize ne kadar güvenirseniz güvenin, her şeyin mülakatı yapacak kişilerde olumlu izlenim uyandırmaktan geçtiğini unutmayın. Olası tüm mülakat sorularına verilebilecek en etkili, mantıklı yanıtları zihninize kazımış, olmak mülakat öncesinde yapmış olmanız gereken bir durumdur. Ancak her şeyin istediğiniz gibi, tam da yolunda gitmesi için mülakat gününde, esnasında da dikkat etmeniz gereken hususlar önem arz etmektedir. Zira tüm hazırlık ve bileşenler sizin o günkü size ayrılan kısa süre içinde yapabildikleriniz ve yapamadıklarınız etrafında şekillenecektir. Bu sebeple aşağıda anlatılmaya çalışılan etkenleri de göz önünde bulundurmakta fayda var.

mulakatta-dikkat-edilmesi-gereken-hususlar

Mülakatta Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

  • Mülakata çok erken ya da geç gitmeyin

Mülakata zamanında gitmek çok önemlidir. Bu bakımdan iş görüşmesinin olacağı günden önce görüşme yerine gidip adresi önceden kontrol etmekte fayda vardır. Bu sayede sizin yaşadığınız adresten oraya ne kadar sürede gidilebildiği hakkında bir fikriniz olur. Mülakat günü olası trafik sıkışıklıklarını da hesaba katarak evden çıkmanız yararınıza olacaktır. İş görüşmelerine adayın görüşme saatinden çok önce ya da görüşme saatinden sonra gelmesi işverenler için negatif bir algı yaratır. Zira görüşme saatinden yarım saat önce gelmiş bir adayın tedirgin, stresli olduğu düşünülür, zaten orada beklemek de adayı strese sokar. Bunun için görüşme başlamadan 5-10 dakika öncesinde gitmek çok daha olumlu bir izlenim uyandıracaktır. Görüşme saati geldiği halde adayın oraya gelmemiş olması ise tam bir fiyasko olabilir. Bunun için her türlü negatif olasılık düşünülerek yola çıkılmalı, tahmin edilen zamandan çok daha erken ulaşıldıysa yakınlarda bir kafede oturarak görüşme saati beklenmelidir.

  • Görüşmeye geç kalacaksanız mutlaka haber verin

Hiçbir aday iş görüşmesine geç kalmak, daha ilk randevuda olumsuz bir izlenim bırakmaz istemez. Ancak kimi zaman aksilikler üst süte gelir, beklenmedik koşullar oluşur ve randevu saatinde görüşmeye yetişemeyebilirsiniz. İşte böyle durumlarda geç kalacağınızı fark ettiğiniz anda, mutlaka görüşme için sizi arayan numarayı arayın ve gecikeceğinizi haber verin. Geç kalmak olumsuz bir etki yaratır elbette, ancak zamanında haber verirseniz durumu kurtarabilirsiniz. Bu durumda size o gün ya da başka bir gün için yeni bir randevu ayarlanacaktır.

  • Yanınızda mutlaka özgeçmişinizin birkaç örneği olsun

Görüşme yapacağınız firmaya siz özgeçmişinizi götürdünüz ya da internet üzerinden gönderdiniz ki, mülakata çağrıldınız. Görüşmeyi yapacağınız kişiler de sizin özgeçmişinizi ayrıntılı inceleyip sizi görüşmeye çağırdılar ve muhtemelen mülakat esnasında da özgeçmişiniz ellerinde olacak. Ancak her ihtimale karşı özgeçmişinizi yanınızda bulundurmalısınız. Bu sizin düzenli ve hazırlıklı biri olduğunuzu ve belki de bu iş görüşmesini önemsediğinizi gösterecektir. Bununla birlikte özgeçmişinizi sade, fakat şık bir dosyaya koymanız, bu şekilde elinizde bulundurmanız da olumlu bir izlenim yaratacaktır.

  • İş görüşmesini kiminle yapacağınızı bilin, kişi ya da kişilerin isimlerini doğru telaffuz edin

Mülakat için size randevu verme amaçlı arayan kişiden iş görüşmesi yapacağınız kişi veya kişilerin isimlerini mutlaka öğrenin. Mümkünse internet üzerinden onlarla ilgili araştırmalar yapın, bilgi edinin. Hatta sosyal medya hesapları açıksa onları incelemekte fayda vardır. Bu sizin daha iyi iletişim kurabilmenize yardımcı olacaktır. Ayrıca dilimizde bazı isimlerin telaffuzu ile ilgili sıkıntılar olabilmekte. Bunun için mülakatı yapacak olan kişilerin isimlerini doğru telaffuz edebilmek adına biraz uygulama yapmak iyi olacaktır.

  • Bakışlarınız, duruşunuzla özgüveninizi karşıya yansıtın

İşe alım uzmanları, adayların söylediklerinden çok yaptıklarına, davranış ve tutumlarına dikkat ederler. Zira adayların anlatacakları hikayenin büyük bir bölümü zaten özgeçmişlerinde yazmaktadır. Bunun için adaylar görüşme zamanını beklerken, görüşme salonuna girerken, orada konuşurken duruş ve tavırlarıyla kendilerine güvendiklerini hissettirmelidirler. Bu bağlamda salona girerken, otururken dik durun, tokalaşırken karşınızdakinin elini sıkı ve güçlü tutun.

  • Gülmeyin, ciddiyetinizi kaybetmeden gülümseyin

Pozitif bir duruş, bakış tüm ilişkilerde hayat kurtarıcı bir role sahiptir. Bu sebeple iş görüşmesi esnasında da olumlu tavrınızı yansıtabilmek adına somurtmayın, gülümseyin. Ancak bu görüşmenin sizin için önemini ve karşınızdaki kişi ya da kişilerin profesyonel olduklarını hatırlayarak ciddiyetinizden de ödün vermeyin. İş görüşmelerinde kahkaha atmak, gereğinden fazla neşeli bir tavır içine girmek yanlış anlaşılabilir. Bu bakımdan size sorulan soruları yüzünüzde hafif bir tebessümle dinlemek, ancak gayet ciddi bir tavırla yanıtlamak doğru olacaktır.

  • Doğal halinizden ödün vermeyin

Mülakata katılma amacınız o işe alınmak ve belki de yıllarca o iş yerinde çalışmak. Bu sebeple tavır ve tutum olarak en doğal halinizle soruları yanıtlamak, hikayenizi anlatmak en mantıklı olandır. İş görüşmesini yapan kişiler aslında tam olarak sizin kim olduğunuzu anlamaya çalışmaktalar. İşte bu sebeple siz de onlara ciddiyetinizi kaybetmeden doğal ve naif bir tavırla yaklaşmalısınız.

  • Özenli yanıtlar verin

Bir iş başvurusunda bulundunuz ve o işe alınmanız için bu mülakatın en olumlu bir şekilde bitmesi gerekmekte. Ortalama 5-10 soruya vereceğiniz yanıtlar, belki de sizin geleceğinizi belirleyecek. Bu sebeple yanıtlarınız çok özenli, mantıklı, doğru, etkili olmalıdır. Sorulara “evet, hayır” gibi yanıtlar vermek, açılması olası kapıları kapatabilir. Zira amaç sınırlı süre içinde kendinizi ve yeterliliklerinizi en iyi ifade etmek. Bu fırsatı iyi değerlendirebilmek için açık, net yanıtlar verin.

Mülakatlarda Beden Dilini Etkili Kullanma Sanatı

Mülakatlar birebir ya da grupla yapılan görüşmelerdir. Özgeçmişinizde kendinizi, kariyerinizi, geçmiş iş başarılarınızı nasıl anlattığınızın neredeyse hiçbir önemi yok. Asıl önemli olan mülakatta, işveren ya da insan kaynakları uzmanının sorularına nasıl yanıt verdiğiniz ve onlarda nasıl bir izlenim bıraktığınızdır. Zira bir iş başvurusunda bulunuyorsanız, elbette ki o işin gerektirdiği akademik eğitime ve deneyime sahip olmalısınız. Sıra iş görüşmelerine geldiğinde iş gayet karmaşık ve çok bileşenlidir. Mülakatta konuşma, iletişim kurabilme, kendine güvenme, o işin gerektirdiği gibi giyinme, ses tonu, jest, mimik ve beden dilini etkili olarak kullanabilme gibi çok fazla etken birlikte değerlendirilir. Siz olası tüm mülakat sorularına verilebilecek en mantıklı, etkileyici yanıtları belleğinize kazımış, en şık kıyafeti giymiş olabilirsiniz, beden dilinizi doğru kullanamıyorsanız diğer adaylardan bir adım geride kalırsınız. İşte bu sebeple bedenin inceliklerini öğrenmek ve mülakatta bu düzlemde tutum sergilemek faydalı olacaktır.

mulakatlarda-beden-dilini-etkili-kullanma

Mülakatlarda Beden Dilini Etkili Kullanma Sanatı

Göz teması kurmak önemlidir, ancak dik dik bakmak iticidir

Her kim ile konuşuyor olursanız olun, göz teması kurmak iletişiminiz güçlü kılacaktır. Özellikle birisi size soru soruyorsa ve o kişi sizin işe alınmanızı sağlayacaksa onunla konuşurken mutlaka gözlerine bakmalısınız. Ancak burada bahsedilen göz teması gözünün içine dik dik bakmak şeklinde olmamalı. Aksine insan kaynakları uzmanı size soru soruyorken ve siz soruya yanıt veriyorken gözlerinizi ondan kaçırmayın. Fakat sorunun yanıtını düşünürken aşağıya, yukarıya değil, tam karşı yöne doğru bakmaya çalışın.

Bacakları, ayakları sallamak dikkat dağıtıcıdır ve stres içinde olduğunuzu gösterir

Pek çok kişi stres halindeyken ya da bir şeyler düşünüyorken bacalarını veya ayaklarını sallar. Bu tıpkı tırnak yemek gibi bir alışkanlıktır, istemsizce ve farkında olmadan yapılır. Günlük hayatta bunun çok fazla bir zararı görülmese de, bir iş görüşmesinde bacakları, ayakları sallamak karşınızdaki kişiye özgüven eksikliğiniz olduğu, stresli olduğunuz izlenimini verir. Hatta bazı araştırmacılara göre konuşurken ayaklarını, bacaklarını sallayan insanların yalan söyleme potansiyelleri de çok yüksektir. Bu bakımdan mülakatta ayaklarınızı, bacaklarınızı sandalyede, koltukta sabit tutmaya çalışın.

Ellerinizi saklamayın, hatta bizzat kullanın

Stres içindeki, gergin insanlar çoğu zaman ellerini nereye koyacaklarını bilemezler. Bu sebeple iş görüşmelerinde ellerini masanın altında tutmaya çalışan, bacaklarının arasına sıkıştıran, ellerini ovuşturan kişilerle karşılaşmak mümkündür. Bu tür görüntüler mülakatı yapan kişi için olumsuz ve itici olabilmektedir. Oysaki eller kişinin kendini ifade etme, iletişim kurma sürecinde beden dilinin çok önemli bir parçasıdır. Konuşurken ellerini, kollarını aktif kullanan kişiler kendilerini çok daha rahat ve doğru ifade edebilirler. Bu yüzden mülakatta ellerinizi, kollarınızı rahat bırakın ve onların da iletişime katılmasına izin verin.

Tokalaşırken güçlü ve özgüvenli olun

Tokalaşmak neredeyse tüm iletişimlerin başlangıç adımını oluşturmaktadır. Tokalaşırken kendinden emin ve güçlü olan kişiler, karşısındakilere tüm enerjisini nakledebilirler. Kendisine, yeteneklerine, o işi almaya olan isteğine güvenen kişi tokalaşırken elinin tamamını, tüm parmaklarını kullanır ve karşısındakinin elini sıkıca kavrar. İşte tam da o anda doğru bir iletişim başlamış olur.

Yüzünüzdeki ifadeyi yumuşatmak iyi gelecektir

Ne kadar profesyonel olursa olsun hiç kimse, çatık kaşlı, suratı asık birinden pozitif bir elektrik alamaz. Mülakatı yapan kişiyi olumlu etkilemek ve görüşmeyi olumlu bir şekilde sürdürmek istiyorsanız mutlaka yüzünüzde yumuşak bir gülümseme olmalıdır. Kesinlikle gülerek ya da somurtarak değil, sadece hafifçe gülümseyerek selamlaşın, sorulara yanıt verirken daha ciddi bir tavır takının, aralarda yine yüzünüze pozitif bir tebessüm takının.

Dik bir duruş güçlü bir başlangıçtır

Görüşme salonuna girerken, insan kaynakları uzmanıyla tokalaşırken, görüşme esnasında otururken mutlaka omuzların vücudun dik durması önemlidir. Dik duruş, öz güvenin göstergesidir ve sizi hem güçlü gösterir hem de güçlü kılar. Bununla birlikte beden dilinde dik duruş; sizin iletişime açık olduğunuzu, o işi almaya hazır olduğunuzu gösterir. Oysaki omuzlar düşük kambur durmak, oturmak size hükmedilmesine izin verdiğiniz şeklinde bir algı yaratabilir.

Saçlarla oynamak, dikkat dağınıklığı göstergesidir

Bireyler bir şeyler düşünürken genellikle saçlarıyla oynama eğilimindedirler. Evde ya da işe yalnızken saçlarla oynayarak düşünmenin her hangi bir sakıncası olmayabilir. Ancak mülakat esnasında saçıyla oynayan adaylar, ilgisiz, dikkatsiz ya da düşüncesiz bir izlenim verirler. İş görüşmesine giderken saçlarınıza sizce en uygun olan modeli verin ve görüşme sonuna kadar bir daha saçlarınıza dokunmayın.

Jest ve mimiklerinizi kontrol altında tutun

Günlük yaşamda gözleriniz, kaşlarınız, ağzınız, dudaklarınız o anki ruh halinize göre şekilden şekle girer. Bunlar kimi zaman sempatik, ancak çoğu zaman da fazlasıyla kişisel ve belirgindir. İş görüşmesi, kısıtlı zaman içinde kendinizi en iyi, en etkili, en net olarak ifade etmeniz gereken süreçtir. Telafisi olmayan bu sürecin en başarılı şekilde geçebilmesi için, duygularınızı ve mimiklerinizi kontrol altında tutmanız gerekir. Zira gereğinden daha abartılı bir kaş hareketi, dudak bükme, burun kıvırma itici olacaktır. Bu bakımdan daha sakin ve küçük tepkiler vermeye çalışın.

Mülakata Hazırlanmaya Nereden Başlanır?

Mülakat; adayın sadece akademik eğitimi, iş deneyimlerini değil, yaşama bakışını, tavır ve tutumlarını, gelecek hedeflerini de anlama amaçlı yapılmaktadır. Mülakat için ayrılan sınırlı süre içinde adayın, kendisi ve yeterlilikleriyle ilgili en doğru, gerçekçi ve etkili imajı çizebilmesi gerekmektedir. İşte bu doğru etkiyi oluşturabilmek, adayın zihinsel ve sosyal olarak hazırlıklı olmasına bağlıdır. Bu hazırlık süreci ne kadar uzun bir geçmişe dayanırsa, adayın mülakatta başarılı olma ihtimali o kadar yüksek olur. Bu bakımdan iş yaşamına, mülakata hazırlık süreci aslında üniversite kampüsünde başlamaktadır. Öğrenim görülen üniversite hangi ilde, hangi çevrede olursa olsun üniversitenin bir kariyer ofisi, mezunlara iş bulabilme kaynakları bulunmaktadır. Zaten bir üniversite öğrencisinin dışa dönük, iletişime açık, tüm olanaklardan haberdar olması gerekmektedir. Zira bu eğitim sürecinin sonunda her bireyin iş bulması, kendisine en faydalı olacak şekilde kariyer oluşturması hedeflenmektedir. Bu bağlamda başarılı bir kariyer sahibi olmak isteyenlerin doğru zamanda, doğru yerde, doğru araştırmaları yapmış olmaları, gerekli yönlendirmeleri almış olmaları esastır.

mulakata-hazirlanmaya-nereden-baslanir

Mülakata Hazırlanmaya Nereden Başlanır?

Potansiyel işverenler hakkında bilgi edinilmeli

Ülkemizde gençler, daha ortaöğretim aşamasında iken onlar için doğru öğrenme alanlarına yönlendirilmiş olmaları önemlidir. Örneğin ortaöğretimin ilk yıllarında öğrencinin yetileri, yapabilirlikleri ve potansiyeli niteliksel olarak ölçülmeli ve öğrenci bu bağlamda yönlendirilmelidir. Bu eğitimin ardından seçilecek üniversite ve bölüm de aynı düzlemde, bireyin başarılı olabileceği doğrultuda belirlenmelidir. Tüm bunlarla birlikte üniversite eğitimi esnasında öğrenciler, üniversitenin ve bölümün sunduğu olanaklar konusunda mezuniyet öncesinde bilgi, fikir, algı sahibi olmalıdırlar. Her bölümün mutlaka iş alanında potansiyel kariyer olanakları bulunmaktadır. Hatta pek çok üniversitede işverenler şirket tanıtım toplantıları yaparlar, İşte bu toplantı ve seminerlerin tarihleri, programları öğrenciler tarafından takip edilmelidir. Bu etkinlikler için mutlaka zamanında kayıt yaptırılmalı, bunlarla ilgilenildiği akademisyenlere de hissettirilmelidir.

Potansiyel işverenlerle görüşme olanakları yaratılmalı

Ülkemizde genellikle üniversite eğitimi tamamlandıktan sonra, birey bir süre gezer, dinlenir işsizliği tam olarak hissedince, fark edince iş aramaya başlar. Ancak kariyer planlama, işe başlama süreci öğrencilikte özellikle de son sınıfta başlamalıdır. Üniversite son sınıfta öğrenim gören bir genç kendi şehrinde ya da ülke içinde, ülke dışında kendi eğitimine uygun işverenlerle iletişime geçmeye çalışmalıdır. Bu süre içinde öğrenci mümkün olduğunca fazla sayıda şirketle görüşmeli, bu bağlamda araştırmalar yapmalıdır. Öğrenim gördüğü alan buna uygunsa part time çalışabileceği işler, staj olanakları öğrenci tarafından araştırılmalı, mümkünse son sınıfta kendi alanıyla ilgili deneyim ve fikir kazanabileceği fırsatlar yaratmalıdır.

İş aramak, iş görüşmesine hazırlamak sistematik bir planlama gerektirir

İş aramak; aslında internet ortamında firmalara özgeçmiş göndermekten ibaret değildir. Doğru işi bulmak için doğru zamanda başlamak, belli bir sistematik program izlemek, nereden ve nasıl başlayacağını bilmek gerekir. Bunun için profesyonel bir yardım almak, üniversitelerin kariyer planlama ofisleriyle iletişime geçmek önemlidir. Bilgi almak istenen şirketlerden randevu talep edilmeli ve mutlaka zamanında görüşmeye gidilmelidir. Bu bağlamda üniversitelerdeki öğretim kadrosundan, kariyer ofislerinden ve muhtemel işverenlerden öneriler almak, bu doğrultuda yol izlemek faydalı olacaktır. çalışmak istenen iş kolunun üniversite eğitimi dışında ekstradan talep ettiği yeterlilik alanları varsa, daha öğrenim hayatını bitirmeden bu alanlarda kurs, seminer ve eğitim toplantılarına katılmak önemlidir. Örneğin üniversitenin öğrencilerine sunduğu yurtdışı dil eğitimi programlarına başvurmak ve bunlar sayesinde daha mezun olmadan özgeçmişe eklenebilecek artılar edinmek gerekir. Bunun yanında dijital bir dünyada yaşadığımız gerçeğinden yola çıkılarak sadece basit ofis programlarını kullanmak yetmez. Uzmanlık ve ekstra bilgi gerektiren bilgisayar programlarının kurslarını almak, kendini bir tık daha fazla geliştirmek ve özgeçmişi işe yarar niteliklerle doldurmak gerekir. İşte tüm bunlar için de bir profesyonelden kariyer planlama ile ilgili yardım alma ihtiyacı doğmaktadır. 

Geçen yılların mezunlarından tavsiye almak gerekir

Üniversite öğrencilerinin olası iş potansiyelleri konusunda bilgi alabilecekleri en etkili kaynaklardan birisi, o bölümün eski mezunlarıdır. Daha önceki yıllarda mezun olan öğrencilerin hangi yolları izleyerek iş aradıkları, hangi alanlarda nelerle karşılaştıkları, bu konuda en doğru yolun hangisi olduğu konularında en mantıklı ve gerçekçi bilgiler bu şekilde toplanabilir. Bu sayede zaman kaybı daha aza indirilebilir.