Author Archives: admin

Çalışırken Mülakata Nasıl Gidilir?

Halen çalışmakta olduğu işinden memnun olmayan kişiler, işsiz kalmamak için var olan işlerini bırakmazlar, ancak iş aramaya da devam ederler. Hem çalışma hem de yeni bir iş arama durumlarının ikisini bir arada yürütmek hem riskli hem de çok fazla efor gerektirdiği için zordur. Zira işverenler personellerinin başka bir iş aradığını öğrendiklerinde bu duruma yaklaşımlarının pozitif olmayacağı kesin. Bu tür bir durumda kalanlar için süreci daha az tehlikeli ve daha az acılı hale getirecek birkaç mülakat önerimiz var.

  • İşverenleriniz mantıklı ve sözden anlayan kişilerse dürüstlük en doğru taktiktir

Gelecek planlarınızda şu anda çalışmakta olduğunuz firma yoksa bu konuda yöneticilerinize ve işverenlerinize karşı dürüst olmanız en doğrusudur. Bu sayede hem size verdikleri değer artacak, hem de siz iş bulup oradan ayrılıncaya kadar onlar da kendilerine başka bir personel edineceklerdir.

Ayrıca dürüst davranırsanız yöneticileriniz sizin için çok pozitif bir referans mektubu yazabilir. Hatta günün birinde yeniden işe ihtiyacınız olduğunda aynı firmaya başvuru yapabileceksiniz. Bunlara ek olarak eğer yeni bir iş aradığınızı doğru ifadeler kullanarak işverenlerinizle paylaşırsanız, iş görüşmesine, mülakata çağrıldığınızda bunlar için izin almanız da kolay olacaktır.

Dürüstlük her zaman saygınlık getiren bir özelliktir. Tüm bunların tersini düşündüğünüzde eğer işvereniniz yeterince anlayışlı, mantıklı değilse bunu kendisine veya şirketine bir hakaret olarak algılayacak ve siz daha iş bulmadan kendisi işten çıkaracaktır. Bu genellikle nadir karşılaşılan bir durum olsa da ihtimal dışı da değildir.

  • Randevuları mümkün olduğunca esnetmeye çalışın

Eğer çalışmakta olduğunuz iş çok sıkı mesai saatlerine sahip değilse bu konuda şanslı sayılırsınız. Bu sayede işe normalden 1-2 saat erken gidip o günkü görevinizi erken tamamlar ve mülakat randevunuzu da o saatlere çekebilirsiniz.

Ancak işteki çalışma saatleriniz net belirlenmiş ise alternatifinizi daha çok iş çıkışı ya da öğle yemeği saatinde değerlendirebilirsiniz. Fakat bu durumda yemek saatinden yarım saat ya da 1 saat öncesinden iş yerinizden izin alıp zihinsel ve fiziksel olarak mülakata hazırlanmayı da unutmamalısınız. Zira işten çıkıp direkt olarak mülakata gitmek, sizin için stresli olabilir.

  • Bahanelerden kaçının

Eğer mülakat randevunuz 12 ile 1 arası gibi esnek bir aralıkta değilse, olası gecikmeler için bahane bulmak yerine, şüpheye yol açacak bahanelerden kaçının.

Bu konuda önerilebilecek en net ve profesyonel yol, mülakat randevusunu iş saatlerinin dışındaki bir zaman dilimine ayarlamaktır. Sizin bu talebiniz belki olumsuz yanıtlanacak, ancak dürüst olmak sizin vicdanınızı rahatlatacak ve muhtemelen işe alım uzmanlarında da olumlu bir etki uyandıracaktır.

  • Randevuları boş zamanlarınıza yerleştirmeye çalışın

Eğer mülakat saatini işe gitmeden önce ya da iş çıkışına alma isteğiniz reddedildiyse, iş yerinizden yarım ya da tam günlük izin almayı denemelisiniz. Aslında olası böyle durumlar için her çalışanın yıllık iznini tamamen harcamaması ve içeride hep 2-3 günlük izin bırakması önerilir.

Bu sayede ihtiyaç olduğunda rahatlıkla geri kalan yıllık izin günlerinden kullanılabilir. Zira hayalini kurduğunuz yeni bir işe sahip olmak, 2 gün fazladan tatil yapmaktan çok daha kıymetlidir.

  • Mülakatları mümkün olduğunca sıkıştırmamaya çalışın

Çalışırken iş arayan kişiler için en sinir bozucu olan durum, işyerinde neredeyse birbirini kovalayan işlerle boğuşurken bir de başka bir iş için mülakata gitmeye çalışmaktır. İşinizden memnun değilsiniz, her geçen gün iş sizin için daha yorucu bir hal almakta, yeni bir iş arıyorsunuz ve bunun için de pek çok firmaya başvuru yaptınız.

Var olan işinizden aşırı derecede sıkıldığınız için bir an önce başka bir işe girmek istiyorsunuz. Durum çok sinir bozucu olabilir. Ancak sırf bu kaotik ortamdan kurtulabilmek için farklı firmaların mülakatlarını arka arkaya getirmek sizi çok daha içinden çıkılmaz bir duruma sürükler.

Bu yüzden mülakatlar arasında en az 2 gün olmasına özen gösterin ki zihinsel olarak kendinizi mülakata hazırlama fırsatınız olsun.

  • İşe her an mülakata çağrılacakmış gibi giyinerek gidin

Hemen herkes işe giderken evdeki, sokaktaki günlük haline göre bir ya da birkaç tık daha şık olmaya özen gösterir. Ancak her işin pozisyonu, formatı farklı olduğu için gerektirdiği giyim tarzı da farklıdır.

İş başvurularında bulunan ve mülakata çağrılmayı bekleyen kişiler için giyim tarzı biraz daha önem taşır. Zira her an mülakata çağrılabileceği düşüncesiyle mutlaka işe daha profesyonel kıyafetlerle gidilmesi önerilir. Her sabah sanki o gün iş görüşmesine çağrılacakmış gibi giyinip de işe gitmek çok doğru olacaktır.

Mülakatların Son Aşamasında Adayların Yaptıkları Hatalar

Küçük çaplı işletmelerin işe alım süreçlerinde genellikle iş başvurusu yapılır, uygun olan özgeçmişlere sahip adaylar bir kez mülakat için çağrılır ve bunun sonucunda işe alım gerçekleşir. Ancak sektörün öncü firmalarında, büyük çaplı şirketlerde işe girebilmek çok daha zor ve meşakkatli bir dizi iş ve mülakat süreci gerektirmektedir.

Örneğin büyük bir firmada işe girebilmek için öncelikle iş ilanına başvuru yapılır, ardından özgeçmişi uygun olan adaylar bir kez ön görüşmeye alınır. Ön görüşmenin sonrasında belki telefon görüşmesi için bir zaman belirlenir ve o süre içinde insan kaynakları uzmanları ile telefon mülakatı yapılır. Sonrasında 1 ya da 2 kez yeniden farklı aşamalardan oluşan yüz yüze mülakatlara çağrılarak işe alım süreci gerçekleşir. Bazı kişiler bu son aşamada gayet rahattırlar ve mülakatları da başarılı geçer.

Son mülakat için davet edildiyseniz, bu hatalara dikkat edin!

Adayın yaşamı hakkında çok önemli bir karar verecek olan kişi en doğru kişiyi seçmek için düşünmek, seçim yapmak durumundadır. Ancak aday zaten bu uzun ve çok aşamalı elinden gelenin en iyisini yapmış ve artık kendinden emin bir şekilde olumlu kararı bekliyordur.

İşte tüm sürecin işlediği iş görüşmelerinde bazı adaylar en son mülakata kadar her şeyi gayet başarılı şekilde götürüp son mülakatta bazı küçük hatalar yaparak işi kaybedebilmekteler. Bunun gerçekleşmemesi için adayların en son mülakatta 3 büyük hatayı yapmamaya özen göstermeleri gerekir.

1. Daha işe alınmadan son mülakatta, sanki oranın çalışanıymış gibi giyinmek
Her sektörün, hatta her iş yerinin bir üniforması olmasa da kendine has bir giyim tarzı vardır. Adaylar iş görüşmesine giderken hangi iş kolun olduğundan bağımsız bir şekilde ciddi ve profesyonel sınırlar içinde giyinirler. Ancak işe alınacağına kesin gözüyle bakan adaylar, son mülakata giderken sanki çoktan işe alınmış gibi giyinirler, bir önceki mülakata giderken gösterdikleri özeni göstermezler. Örneğin, kot pantolon, spor ayakkabı gibi rahat kıyafetler giyilerek gidilebilen bir işin son mülakatına kotla gitmek çok büyük bir hata olur. Adayı mülakatta bu şekilde gören işe alım uzmanı rahatlığa ve cürete şaşırır, belki birkaç tane şaka yapar, ancak kesinlikle olumlu bir etki yaratmak mümkün olmayacaktır.

Bunun yerine: Son mülakatlarda genellikle “büyük patronla” ya da insan kaynakları departmanı yöneticisi ile görüşme yapılmaktadır. İşte bu sebeple bu son aşamayı da en iyi şekilde geçmeye çalışmak önemlidir. Aday son mülakata giderken aslında en şık, en profesyonel, iş dünyasına en uygun kıyafetini giymelidir. Ancak daha günlük şık bir kıyafetin daha olumlu bir etki yaratacağına dair bir tüyo almış veya öyle bir izlenim edinmiş adayların, bir tık daha günlük giyinmelerinde sakınca yoktur.

2. İşe alım uzmanının arkadaşıymış gibi gereksiz bir samimiyetle davranmak
Bir aday, hangi koşulda olursa olsun işverenine, insan kaynakları uzmanlarına belli bir saygı ve mesafe çerçevesinde davranmalı, yaklaşmalıdır. Özellikle de daha işe alınmadan mülakat aşamasındayken, sadece birkaç kez görüştüğü bir yöneticiye fazla samimi yaklaşmak itici bir etki oluşturabilir. İşe alım uzmanları ne kadar içten yaklaşırsa yaklaşsın mülakata giden aday sadece masum bir tokalaşma yapması gerekirken, sanki kucaklaşacakmış gibi bir samimiyet içine girmemelidir. Bu bağlamda kişisel yaşamla ilgili ayrıntılı konuşmak, iş prosedürü dışına çıkan ifadeler kullanmak yanlış olacaktır.

Bunun yerine: Birkaç kez görüştüğünüz ve özellikle de size samimi yaklaşan bir insan kaynakları uzmanına tabi ki de bir robot gibi soğuk yaklaşmayın. Ancak profesyonel diyalog sınırlarını da korumaya özen gösterin. Bu bağlamda sıcak bir gülümseme, tokalaşma, bir oyun arkadaşı değil de saygılı bir iş arkadaşı şeklinde yaklaşım doğru olacaktır.

3. Arkadaşlara ve diğer tanıdıklara zaten çoktan işe alındığını söylemek

İş başvurusu olumlu değerlendirilmiş, ilk mülakat süreci çok sıcak ve doğru geçmiş, bir tek son mülakat kalmışsanız, aslında işe alınmak için neredeyse tüm şartları sağlamaktasınız. Ancak iş sözleşmesi yapılmadığı sürece adayın işe alınmayı garantilediğini düşünüp çevresindeki kişilere “işi kaptım” şeklinde anlatması yanlış olacaktır.

Bu zaten işi almak uğruna değil, sadece adayın kendisini kanıtlama çabası uğruna yapılan bir yanlıştır. Zira aday işe alındığı için arkadaşlarından gelen tebrikleri kabul ederken, başkası bu işin sözleşmesine imza atıyor olabilir. Hatta bazı adaylar daha son mülakata gitmeden “işe alındım, vaat edilen maaş çok yüksek, akşam bir yerlere gidip bunu kutlayalım” şeklinde ifadeler kullanabilmektedir. İşte bu durumda son mülakat da çok iyi geçer ve iş teklifi alınırsa sorun olmaz. Ancak tam aksi şekilde son mülakatta hiç de beklenmedik sorularla karşılaşıp tüm süreç bir anda negatife dönerse hem arkadaşlar arasındaki karizma yerle bir olacak hem de adayın işe alınma konusunda özgüveni büyük hasar görecektir. Zira işe alım uzmanları genellikle en kaotik ve stresli soruları bu son aşamada yöneltirler ve asıl eleme bu son mülakatta gerçekleşir.

Bunun yerine: Kişisel görüş ve izlenimlerinizden sıyrılın ve iş sözleşmesi önünüze sunuluncaya kadar hiçbir şeyden emin olmayın. Son mülakat evresine kadar gelebilmeniz kesinlikle büyük bir başarıdır. Ancak daha sonuçlanmadan sanki kazanmış gibi davranmak, konuşmak özgüven değil, aslında gereksiz bir “kendini beğenmişlik” örneğidir. Zira onlarca, belki yüzlerce aday daha bu aşamaya gelemeden elenmekte, büyük hayal kırıklığı yaşamaktadır. İşte tüm bunları hesaba katarak daha hiç ortada olmayan bir işi kutlamak, kazanılmamış bir parayı harcamak yerine arkadaşlara “görüşmeler olumlu geçti, işe alınmama son bir adım kaldı ve bu durum çok ümit verici” gibi bir açıklama yapabilirsiniz.

GittiGidiyor çalışanları, KEDV yararına yeniden sahnede

GittiGidiyor‘un çalışanları “Yayında mıyız?” isimli tiyatro oyununu bir kez daha sergilemeye hazırlanıyor. Tiyatro oyunun tüm gelirleri Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı‘na bağışlanacak.

Great Place to Work Enstitüsü tarafından hazırlanan “2016 Türkiye’nin En İyi İşverenleri” listesinde üst sıralarda yer alan GittiGidiyor, eğlenceli etkinliklerle çalışanlarının verimliliğini arttırmaya yönelik çalışmalarını hız kesmeden devam ediyor.

GittiGidiyor’un kadınların kariyer hayatlarında yaşadıkları zorlulara çözüm bulmak, onları destelemek ve gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalar yapan GittiGidiyor WIN Grubu (Women’s Initiative Network) tarafından geçtiğimiz aylarda sahnelenen ve büyük beğeni toplayan “Yayında mıyız?” isimli tiyatro oyunu, bu kez Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) yararına sahneleniyor.

gittigidiyor_tiyatro_gorsel_3

GittiGidiyor Çalışanları Tiyatro Ekibi

7 Aralık Çarşamba günü Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahnelenecek oyunda iş hayatında kadın ve erkeğin farklı rolleri ve yaklaşımları mizahi bir şekilde ele alınıyor. WIN Grubu’nun koordinasyonunda hazırlanan tiyatro oyununda sahneye çıkan çalışanlar, 2 ay boyunca çeşitli eğitimler aldı. Uzmanlar tarafından kendilerine başta temel oyunculuk olmak üzere nefes, beden dili gibi konularda eğitimler verildi.

Kadının yeri ve önemini vurgulayan oyunun oynanacağı merkezde ayrıca KEDV’in standı da bulunacak. Oyundan elde edilecek tüm gelirler de yine KEDV’e bağışlanacak.

– – – –

GittiGidiyor iş ilanları için buraya tıklayın!

En Sık Sorulan Mülakat Soruları ve Cevapları – 2

İş görüşmesi yapan pek çok işe alım uzmanının adaylara yönelttiği klasikleşmiş mülakat soruları vardır. Hangi iş kolu olursa olsun adayı daha yakından tanımak, belli durumlarda nasıl tepkiler vereceğini ve gelecek hedeflerini öğrenmek için gelenekselleşmiş sorulardan faydalanılır. Zira o iş için başvuru yapmış olan kişi zaten kendi uzmanlık alanıyla ilgili bilgilere hakimdir.

Mülakatlar da adayı kendi branşından sınav yapmak amaçlı uygulanmaz. Bu bağlamda mülakatların olmazsa olmazı olan bu sorular ve cevapları hakkında fikir sahibi olmak faydalı olacaktır.

  • Profesyonel yaşamınızdaki en güçlü yanınız hangisidir?

Bu soruyu yanıtlarken kesinlikle dürüst olmanız gerekmektedir. Mülakatı yapan kişilerin duymak istediklerini değil, sizin gerçekten kendinizi güçlü hissettiğiniz yanınızı söylemelisiniz. Bununla birlikte bu iş için en uygun olan güçlü yönünüzden bahsetmelisiniz. Ayrıca güçlü yönünüz size özel, özgü olmalıdır ki, klasik insan becerileri değil, ikna edici bir iletişim gücü ya da ilişki kurabilme gücü bunun için uygundur. Zira ilişki ve iletişimin önemsiz olduğu hiçbir iş kolu, pozisyonu yoktur. Ancak bahsettiğiniz bu güçlü yönünüzü de bir örnekle somutlaştırmayı unutmayınız.

  • En zayıf yönünüzün hangisi olduğunu düşünüyorsunuz?

Bu soruyu yönelten insan kaynakları uzmanı, sizin zayıf yönlerinizi öğrenmek istemekten çok, sizin dürüstlüğünüz ve kendinize karşı farkındalığınızı ölçmeye çalışmaktadır. “Zor durumlarda kendi hayatımdan önce, şirketin çıkarlarını düşünürüm” ya da “Zayıf bir yönüm yok, mükemmelim” gibi yanıtlar kesinlikle yanlıştır. Bu sorunun yanıtında kendinizi küçümseyici ya da övücü ifadelerden kaçının, gerçekçi olmaya çalışın. Örneğin “Topluluk önünde konuşmak beni strese sokar. Ancak son dönemlerde bununla ilgili seminer ve eğitimlere katıldım. Bunu aşmak üzereyim” gibi bir yanıtla hem zayıf yönünüzü dürüstçe söylemiş hem de sorunu da çözdüğünüzü anlatmış olursunuz.

  • İşte karşılaştığınız zor ve karmaşık bir durumu ve bunu nasıl çözdüğünüzü anlatır mısınız?

Her iş yerinde karmaşık, sorunlu, kaotik anlar, dönemler olmaktadır. Her işveren böyle durumlarla başa çıkabilecek, sorunlara çözüm odaklı yaklaşabilecek personele ihtiyaç duyar. İşte bu soru da adayın sorunlu durumlara nasıl yaklaştığı ve bunları nasıl çözdüğünü öğrenmeye yöneliktir. Bir iş görüşmesinde her aday gayet pozitif, sevimli ve halinden memnun görünmek ister. Ancak işe alındığında neler olacak, büyük bir sorun çıktığında nasıl bir tutum sergilenecek çoğu zaman bunu mülakattan anlamak zordur. Ama bazı ipuçları yakalanabilir. Burada adayın olaya, duruma odaklanması ve profesyonel, üretim odaklı, mümkünse mutlu sonla biten bir tutum sergilemesi gerekir.

  • Beş yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?

Bu soruyu yanıtlarken dürüst ve kendinize has bir yol izleyin. Zira işe alım uzmanı vereceğiniz yanıta göre sizin yeterince gerçekçi, hırslı olup olmadığınızı ve sizin hedeflerinizin bu işle uyuşup uyuşmadığını anlamaya çalışacaktır. Bu bakımdan yanıtınız sizi bu işle ulaştırabilecek hedefleri içermelidir.

  • Hayalinizdeki meslek, iş hangisidir?

Bir önceki soruyla paralel olarak yanıtlanması gereken bir sorudur. Bu soruda amaç başvuru yaptığınız işin sizin hayalleriniz, hedeflerinizle ne kadar uyuştuğunu görmektir. Normal şartlar altında hayaliniz NBA’de basketbol oynamak olabilir. Ancak bu iş görüşmesinde bu tür yanıtlara yer yok, gerçekçi ve o iş ile uyuşacak bir hayal bulmalısınız.

  • Başka hangi şirketlerle görüşme yaptınız?

Pek çok iş görüşmesinde bu soru yöneltilir. Zira insan kaynakları uzmanları sizin bu sektörde çalışmak için ne kadar hırslı, istekli ve ciddi olduğunuzu görmek isterler. Burada en doğru yaklaşım aynı sektördeki firmalarla görüşme yapmış olmanız şeklindedir. Bu sayede o iş alanıyla ilgili yeti ve özelliklere sahip olduğunuz ve diğer firmalar tarafından da görüşmeye çağrılmaya yetecek nitelikte olduğunuz izlenimi oluşturabilirsiniz.  Ancak burada dikkat etmeniz gereken husus, şirketlerin hepsinin aynı sektörde olması ve başvuru yaptığınız pozisyonların çeşitlilik göstermesidir. Böylelikle niteliklerinizin sadece bir değil, birkaç iş pozisyonu için uygun olduğunu gösterebilirsiniz.

En Sık Sorulan Mülakat Soruları ve Cevapları

Diyelim ki bir mülakata çağrıldınız ve bu mülakatta karşılaşacağınız soruları, onlara verilebilecek en mantıklı yanıtları biliyor olsaydınız güzel olmaz mıydı? Elbette mükemmel olurdu. Maalesef ki, kimse akıl okumak gibi bir yetiye sahip değil.

Ancak her iş kolunda yapılan mülakatlarda en sık olarak yöneltilen mülakat soruları bir araya getirip, onlara verilebilecek en akılcı, uygun yanıtlar sıralanabilir. Tabi ki burada bahsi geçen soru ve yanıtların ezberlenmesi değil, aksine adayın kendi karakteri, nitelikleri doğrultusunda değişerek özümsenmesi gerekmektedir.

Mülakatlarda genel olarak kullanılan sorular ve onlara verilebilecek uygun cevaplar, işverenin adaylarda tam olarak ne aradığı gibi hususlara hakim olmak, görüşmenin aday için daha rahat geçmesine olanak verecektir.

  • Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Basit gibi görünen bu soru, aslında mülakatın seyri için hayati önem taşımaktadır. Burada kendi kişisel ve profesyonel hikayenizin tamamını anlatmaya çalışma yoluna gitmeyin. Bunun yerine neden sizin bu iş için en uygun aday olduğunuzu gösteren, sizi özetleyen anahtar vakalardan söz etmeye çalışın. İşe alım uzmanlarının özellikle bilmesini istediğiniz 2-3 tane özel başarı ve deneyimden bahsederek başlayın. Ardından en son iş yerinizdeki görevinizdeki başarınızla ilgili birkaç cümle ekleyin. Bu soruya verilen yanıtın gereksiz ayrıntılarla uzatılmamasında fayda vardır.

  • Bu iş ilanını nereden öğrendiniz?

Bu da basit gibi görünen, ancak sizin bu işi ne kadar istediğinizi ve bu firmayla ne kadar ilgilendiğinizi gösterebileceğiniz bir sorudur. Örneğin bu işi bir arkadaşınız ya da profesyonel ilişkiniz olan birinden duyduysanız, burada kişinin adını, hangi pozisyonda çalıştığını söylemeniz doğru olacaktır. Bu sayede işi öğrendikten sonra ne kadar heyecanlandığınızı ve işe alınmayı ne çok istediğinizi de anlatma olanağı bulursunuz. Ayrıca iş ilanını her hangi bir internet sitesi, kariyer sayfası ya da dergide gördüyseniz bunu da açıkça söylemeniz gerekir. Bu şekilde pek çok iş ilanı arasından neden bu işle ilgilendiğinizi de anlatabilirsiniz.

  • Bu firma hakkında neler biliyorsunuz?

İş ilanına başvuru yapmayı düşünen her aday firmanın internet sitesindeki “hakkımızda” sekmesindeki bilgileri okur ve oradaki genel bilgileri öğrenir. Siz mülakata çağrıldığınızda bu soruya ayırt edici bir yanıt vermek istiyorsanız, daha fazlasına hakim olmalısınız. Mülakatta sizin firma ve başvurduğunuz bu pozisyon hakkındaki genel bilgileriniz merak edilmez, bu şirkette çalışmayı, bu iş pozisyonuna alınmayı neden ve ne kadar istediğiniz önem taşır. Bu bakımdan firma hakkında edindiğiniz bilgileri bu yönde kullanmaya çalışın. “Burada sizi heyecanlandıran neydi” sorusunun yanıtını hazırlayın. İşte bunun için firmanın hedefleri, rekabet ettiği diğer firmalar önemlidir. Anlatımınızda birkaç tane etkileyici anahtar sözcük, cümle bulun. Firmanın resmi internet sitesinde kendisini anlatırken kullandığı cümleleri, kendi sözcüklerinizle yeniden oluşturup mülakatta kullanmanız işe yarayacaktır. Örneğin “ben bu iş pozisyonu için gerçekten uygun olduğumu düşünüyorum. Çünkü ……” ya da “Ben ……………. Hedeflerin gerçekleşebilirliğine inanıyorum” gibi cümleler sizin hedef ve düşüncelerinizin firma ile paralellik gösterdiği izlenimi uyandıracaktır.

  • Neden bu işi istiyorsunuz?

Tüm şirketler kendileriyle çalışmaya hevesli, istekli ve ihtiyaç duyulan niteliklere sahip birilerini işe almak ister. Bu iş yerinde neden çalışmak istediğiniz sorusuna verilebilecek çok can alıcı bir yanıtınız yoksa muhtemelen yeni bir işe başvurmanız gerekecektir. Öncelikle bu işi ne kadar istediğinizi ve sizin bu iş için ne kadar uygun olduğunuzu anlatacak birkaç anahtar cümleniz olsun. Örneğin “Ben müşteri ilişkileri departmanında çalışmayı çok istiyorum. Çünkü sürekli insanlarla iletişim, ilişki halinde olmak ve birilerine yardımcı olabildiğimi görmek beni mutlu eder” gibi bir cümle uygun olacaktır. Bunun yanında neden o şirkette çalışmak istediğinizi de “Ben kişisel ve profesyonel gelişim, değişim hayranıyım. Sizin personelinizi geliştirmek adına uyguladığınız eğitim politikası, programı beni çok heyecanlandırdığı için bu takımın bir parçası olmayı istiyorum” diyebilirsiniz.

  • Neden sizi işe alalım?

Bu soruya uygun yanıtı bulabilmek biraz zor görünüyor. Ancak eğer size bu soru yöneltilmişse kendinizi şanslı hissetmelisiniz. Kendinizi, eğitimsel ve profesyonel yetilerinizi karşınızdakilere tam olarak yansıtabilmeniz için en uygun soru aslında budur. Bu sorunun yanıtını hazırlarken 3 tane temel noktayı gözden kaçırmamalısınız. Birincisi siz sadece işini yapıp bir kenara çekilecek personel değilsiniz, büyük çözümler, sonuçlar ortaya üretebilirsiniz ve diğer adaylardan çok daha kısa sürede bu firmanın çalışma rutinine, kültürel atmosferine uyum sağlayabilirsiniz. Bu üç önemli noktayı göz önünde bulundurarak neden bu iş için en uygun aday olduğunuzu açıklamalısınız.

  • Profesyonel yaşantınızdaki en büyük başarınız hangisiydi?

“Beni bu işe kabul edin” demenin en doğru yolu belki de bu sorunun yanıtından geçmektedir. Eski işyerlerinizdeki başarılarınızdan bahsetmek ve özellikle de en son işinizde elde ettiğiniz bir başarıyı doğru ifadelerle anlatmak size bu iş yerinin kapısını açabilir. Bunu anlatırken oluşturduğunuz sıralama çok önemlidir.

Mülakat öncesinde bu soruya hazırlanırken önce durumu oluşturun, işe alım uzmanlarının sizin özgeçmişinizde de görebileceği bu durumu giriş, gelişme, sonuç şeklinde özetleyin. Başlarken “son iş yerimde muhasebe departmanındaki faturalama işi benim görevimdi” gibi bir cümle kullanılabilir. Ardından olayın tam olarak da sizin etkinliğinize dayandığı bölümünü anlatın. En son olarak sizin inisiyatifi alışınızla ne oldu, ne değişti, nasıl bir sonuca ulaştı gibi sorulara yanıt verin.

Mülakatta Sizi En Doğru Tanıtacak Kelimeler Neler?

Hemen her mülakatta yöneltilen klasikleşmiş mülakat soruları vardır ve bu sorulara verilebilecek en uygun, en mantıklı yanıtlara dair pek çok farklı görüş bulunmaktadır.

Biraz internet, sosyal medya araştırması yapılarak mülakat soruları ve cevapları ile ilgili bilgi edinilebilir. Pek çok mülakatta karşılaşılan sorulardan birisi de “Kendinizi, bize tek bir kelimeyle tanımlayabilir misiniz” sorusudur. İşte bu soruda kullanacağınız sözcük aslında sizin mülakatla ilgili kaderinizi değiştirebilecek kadar değerlidir. Zira kendinizi anlatmanız için uygun yüzlerce sıfat ya da isim bulunmakta, ancak önemli olan mülakatı yapan kişilerin aradığı tanımı bulabilmektir.

Tüm iş görüşmelerinin esası stratejik olabilmektedir. Bu bakımdan bu soruya vereceğiniz yanıtta da, stratejik davranmakta fayda vardır. Bu bağlamda bazı düşünce stratejilerini göz önünde bulunduralım.

Kendinizi anlatan en doğru sözcük

Mülakattın başarılı bir şekilde sonuçlanabilmesi için en doğru, gerçek yanıtları verebilmek önemlidir. Zira doğruyu söyleyelim ki, bir sonraki yanıtta az önce ne söylediğimizi hatırlamak zorunda kalmayalım. Ancak “doğru” çoğu zaman duruma göre değişiklik gösterebilmektedir. Burada kast edilen “doğru” o an içinde bulunduğunuz durum ve yöneltilen soruya göre var olan “doğru”dur.

Bu sebeple bu soruda çok da doğru olmayan, ancak sizin kişisel özelliklerinizi yansıtan bir sözcüğü kullanmak yeterli olamayabilir. Örneğin; mutlu, iyi bir arkadaş, esnek, sıcakkanlı, şakacı, nazik, cömert gibi pek çok olumlu sıfatı kendinize yakıştırabilirsiniz. Ancak bu sıfatlar sizin bu işe alınmanızda mülakatı yapan kişiler için çok da ikna edici olmayabilir. Öncelikle başvurduğunuz işi ve bu işin gerektirdiği nitelikleri düşünmeli ve bu bağlamda bir sözcük bulmalısınız.

Sizi anlatan en doğru sözcükler için birkaç ipucu

Sizi en iyi anlatan sözcüğü bulabilmek için bu görüşmede aslında kendinizi tam olarak nasıl tanıtmak istediğinizi biliyor olmanız gerekiyor. Zira altını dolduramayacağınız bir iddiada bulunmamak en iyisidir.

  • Siz bundan önceki iş yerlerinizde çok başarı olduysanız ve bunu birkaç örnekle kanıtlayabilecekseniz sizi en iyi tanımlayan sözcük “başarılı” olacaktır. Tabi ki bu yeni işinizde de nasıl başarılı olabileceğinizi de anlatabilmeniz gerekecektir.
  • Özgür bir ruhla çalıştığınızı ve zihninizin daima işe konsantre olduğunu anlatmak istiyorsanız “motive” sözcüğünü kullanmanız doğru olacaktır.
  • Eğer başvuru yaptığınız pozisyon bir planlayıcı, yönlendirici, lider konumu ise size en uygun sıfatlardan birisi kesinlikle “stratejik” olacaktır.
  • İşiniz sürekli değişim, gelişim ve heyecan isteyen bir role sahipse “hevesli” sizin için doğru bir tanımlamadır.
  • Pek çok bölümün birlikte çalıştığı, fazla sayıda personele hitap edilmesi, onların yönlendirilmesi gereken işe başvuran kişiler için “organize” sözcüğü uygun olabilir.
  • Çok fazla dikkat ve konsantrasyon gerektiren işlerde çalışacak olan kişiler için doru sözcük “odaklı” olabilir.
  • Pek çok işin ve aktivitenin birleşik olarak sunulduğu işlerde çalışan kişilerde aranan özelliklerden birisi “sorumluluk sahibi” olunabilmesidir.

Bunlar dışında üretici, istikrarlı, yaratıcı, aktif, yardımsever, insancıl, sadık, çok yönlü, değerli, esnek, inatçı ve analitik gibi sıfatlar da bireyi anlatan sözcükler olarak kullanılabilmektedir. Ancak adayın kesinlikle neden bu sözcüğü seçtiğini de açıklayabiliyor olması gerekir. Bununla birlikte geçmiş okul ve iş yaşantılarınızda bu sözcüğün sizi anlattığını kanıtlayan deneyim ve anılarınız varsa onları da zihninizde canlandırmalısınız.

Sizi en iyi anlatan sözcük “dinamik” mi?

Eğer siz değişebilen ve değiştirebilen,  uyum sağlayabilen, başarı için her şeyi yapabilen biriyseniz sizi en iyi tanımlayan sözcük “dinamik” olabilir. Tabi bu sözcüğü seçerken “neden” sorusunun yanıtını da düşünmüş, hazırlamış olmalısınız. “Dinamik” sözcüğünü neden seçtiğinizi de satış ve pazarlamada, yönetimde, kariyer koçluğunda çok başarılı olduğunuz şeklinde açıklayabilirsiniz. Ancak bunun için akademik eğitiminizin ve profesyonel iş deneyimlerinizin buna uygun olması, yani sözcüklerinizi kanıtlayabiliyor olmanız gerekmektedir.

Mülakatta Kaçınmanız Gereken Abartılı Anlatımlar

Mülakatta başarının sırrı doğru yerde, doğru tepkiyi ve yanıtı verebilmek ve ölçülü olabilmektir. Size yöneltilen mülakat soruları karşısındaa verdiğiniz yanıtlar kesinlikle doğru olmalıdır.

Kimi zaman biraz daha çekici ya da etkili olması için kullanmayı tercih ettiğiniz gerçek dışı anlatımlardan mülakatlarda kaçının.  Zira mülakatı gerçekleştiren insan kaynakları uzmanları jest ve mimiklerinizi, hareketlerinizi, hatta nefes alıp verme düzeninizi takip ederek anlattıklarınızın gerçeklik payını görebilmekteler. Bu sebeple mülakatta altını dolduramayacağınız, sebeplendiremeyeceğiniz ifadelerden, abartılı anlatımlardan uzak durmalısınız.

Bazı kişiler kendine güven ile kendini “şişirme”, abartarak anlatma arasındaki farktan habersizdir. Mülakata kesinlikle kendinize güvenerek, inanarak girin. Ancak kendinizi aslında olmadığınız biri gibi göstermeye çalışmayın. İşte anlatımınızda abartılı ifadeler kullanmak, sizi olmadığınız biri gibi gösterme çabasıdır ve özümseyemediğiniz için üzerinizde eğreti duracaktır.

Özgüvenli anlatım ve abartılı anlatım arasındaki farklar

Kendine güvenen ve kendinden emin olan insanları herkes sever, genel olarak onlara karşı sempati duyulur. Ancak niteliklerini abartarak anlatan kişiler hem sevilmezler, hem de pek çok kişi bunların itici kokusunu rahatlıkla alır. Siz mülakatta başarılarınızı abartarak anlatma yolunu seçerseniz, anlattığınız şey gerçek olmadığı için siz de inanamazsınız ve karşınızdakilere kuşkulu izlenim verirsiniz.

Bununla birlikte övünerek anlattığınız geçmiş başarılarınız hakkında kuşkuya düşen kişi size öyle bir soru yöneltir ki, sizin o saklamaya çalıştığınız güvensizliklerinizin hepsi birden gün yüzüne çıkar. Ancak zaten var olan bir konudan bahseden kişinin ses tonu, davranışları da anlattıklarını onaylar niteliktedir ve işte özgüven budur.

Palavracı kişiler, abartılı hikayeler anlattıklarında, kendi zayıflık ve başarısızlıklarını örtebildiklerini zannederler. Fakat gerçek dışı hikayeler anlatmak neredeyse hiç kimse için çok da kolay olmadığından, mutlaka bir açık verilir ya da uzmanlar bu açığı farklı sorular yönelterek ortaya çıkarırlar.

Bu bakımdan amaçladığınızın tam tersi bir imajla iş görüşmesinden ayrılmak istemiyorsanız, en gerçek olanı, en sade şekilde anlatmaya özen gösterin. Unutmayın ki siz çok hevesli bir araba satıcısı değilsiniz, siz zaten o iş için en uygun kişi olduğunuz için oradasınız. Zira özgüvenli anlatım ile abartılı anlatım arasındaki çizgi çok da kalın değildir.

Kendinizi övmeyin, sadece niteliklerinizden bahsedin

Mülakatta akademik kariyeriniz, eğitiminiz, iş deneyimleri ve başarılarınızı en doğru şekilde anlatın ki, o işe alınan aday siz olun. Ancak bu esnada zaten özgeçmişinizde yazan teorik bilgilerle zaman kaybetmeyin, işe alım uzmanlarını sıkmayın.

Siz o işe başvurduğunuza ve görüşmeye çağrıldığınıza göre zaten bu pozisyonda çalışmak için uygunsunuz. Mülakatta size kalan kendinize olan güveninizi, başarı odaklı yaklaşımınızı ve size inananların referanslarını en uygun şekilde sunmaktır. Bu evrede siz kendinizi öven abartılı sıfatlardan kaçının. Ancak sizden övgüyle bahseden referans mektuplarınızın da altını çizmeyi unutmayın.

İç sesinizi dinleyin ve nasılsanız öyle olun

İnsanlar genellikle yeterince yaşlanıncaya kadar kendinin ve kendine dair gerçeklerin tam olarak farkına varamaz. Herkes kendini en başarılı, en çekici, en zeki, en güzel görme eğilimindedir. Ancak güçlü ve zayıf yönler tamamen bizim gerçeklerimizdir.

Mülakat başarılı geçerse, siz uzun bir süre bu insan kaynakları uzmanlarıyla aynı şirkette çalışacaksınız. Mülakat esnasındaki tüm sözel olan ya da olmayan mesaj ve ifadeleriniz de orada çalıştığınız sürece akılda kalacaktır. İşte bu sebeple olmadığınız, ancak hayal ettiğiniz biri gibi davranmak, konuşmak sizin için negatif sonuçlar doğurabilir. Sadece şuna odaklanın; o görüşmeye çağrıldığınıza göre işe alınmanızda da büyük bir sakınca yok. Mülakat sizin işe alınmanız için en son aşama ve kendiniz olursanız, özgeçmişinizde anlattıklarınızın gerçekliğini gösterebilirseniz iş zaten sizin olacaktır.

İyi Bir Referans Mektubu Almanın Yolları

İş görüşmesine giden pek çok aday kendisine yöneltilen kapalı uçlu, tek cevaplı soruları gayet başarılı bir şekilde yanıtlayabilmekteler. Ancak açık uçlu ve yoruma dayalı sorularda pek çoğu çuvallamaktadır.

Örneğin “bize biraz kendinizden bahseder misiniz”, “iyi bir iş nasıl olmalı”, “sizin için en önemli olan profesyonel nitelik hangisidir” gibi mülakat soruları genellikle yeterince etkili yanıtlar verilemeyen sorulardır. Böyle konularda köşeye sıkışmamak için aslında cebinizde biriktirdiğimiz akıllıca yanıtlarınız ve fikirleriniz olmalıdır.

Bununla birlikte sizin için yazılmış donanımlı bir referans / tavsiye mektubu da sizin için kurtarıcı olacaktır. Zira sizin kendi sözcüklerinizle anlatmakta zorlandıklarınız profesyonel birinin dilinden çok daha net bir şekilde dökülebilir.

Öncelikle geleceğinizi planlayın ve diğerlerinin sizin hakkınızda ne bilmelerini, düşünmelerini istediğinize konsantre olun. Beceri ve yetenekleriniz, uzmanlık alanınız kadar karakteristik özelliklerinizle ilgili yapıcı ve yıkıcı yanları aklınızda tutun. Aktif olun ve şimdiyi değil geleceğinizi düşünün. Referans mektubu almak isteyenler için başarılı olma ihtimali çok yüksek olan birkaç taktik burada mevcut.

  • Kimden referans mektubu istediğiniz önemli

Tavsiye mektubu isteyeceğiniz kişi ya da kişileri seçerken duygusal değil, stratejik düşünmenizde, karar vermenizde fayda vardır. Sosyal ağınızı, tanıdıklarınızı, önceki iş yerinizdeki yöneticileri tek tek detaylı bir şekilde gözden geçirin ve sizi kimin tam ve doğru bir şekilde destekleyeceğine, savunacağına karar verin. Bu aşamada ilk önce sanayi, teknoloji gibi alanlarda söz sahibi, profili ve itibarı etkileyici olan, yüksek iş pozisyonlarında çalışan kişilerin seçilmesi doğru olacaktır. Özellikle sizin bire bir birlikte çalıştığınız kişiler olursa profilinizin cazibesi artacak, işveren için çok daha çekici bir aday olacaksınız.

  • Tavsiye mektubu alacağınız kişileri belli alanlara ayırın

Size tavsiye mektubu yazabilecek bir tek kişi bulabildiyseniz, sizin başka bir seçeneğiniz yoktur. Zira o sizi hangi alanda tanıyor ve takdir ediyorsa o alanla ilgili bir mektup yazacaktır. Ancak referans mektubu yazması için 3-5 tane önemli ve iş dünyasında saygı değer kişi bulabilirseniz bunları belli kategorilere ayırıp, bu bağlamda görevler vermeniz uygun olacaktır.

Tavsiye mektubu yazmak isteyenlerden birisi sizin karakteristik özelliklerinizin işinizi nasıl olumlu etkilediğinden bahsedebilir. Bir diğeri sizin uzmanlık alanınızda ne kadar donanımlı olduğunuzu anlatabilir. Birisi sahip olduğunuz liderlik özelliklerinizden ve bunun işinizdeki başarıyı nasıl artırdığından söz edebilir. Bir başkası ise yenilikçilik anlayışınızdan ve yeniliklere nasıl kolaylıkla adapte olduğunuzdan bahsedebilir. Bu sayede işveren sizi farklı kişilerin kaleminden tanıma fırsatı bulacak ve sizin farklı özelliklerinizi başka kişilerin anlatması da işverenin bakış açısını derinleştirecek, sizin öneminizin daha net anlaşılmasını sağlayacaktır.

  • Halen devam etmekte olan ya da en son çalıştığınız iş yerinizdeki yöneticilerle diyalogu koparmayın

Sizin için en doğru, en etkili tavsiye mektubunu yazabilecek muhtemel kişilerle ilişkilerinizi koparmamaya çalışın. Sizinle ilgili en inandırıcı, ikna edici tavsiye mektuplarını sizin çalışma arkadaşlarınız, yöneticileriniz yazacaktır. Bu sebeple o işten ayrılsanız da, ayrılmayı düşünüyor olsanız da yöneticilerinizle ilişkinizi olumlu tutmaya özen gösterin.

  • Tavsiye mektubu rica ettiğiniz kişi yazmak istemezse yazıp ona onaylatmayı teklif edin

Günümüzde insanlar çok meşgul ya da kendilerini olduğundan çok daha meşgul zannediyorlar. Bu bağlamda birinden, özellikle de çalışan birinden bir şey istediğinizde hep zamanı olmadığından söz eder. Bunu göz önünde bulundurarak, aslında sizin iş ve kişisel profilinizi çok beğendiğini, ancak mektup yazmak için zamanı olmadığını söyleyen birine referans mektubunu sizin hazırlayabileceğinizi söyleyebilirsiniz. Bu durumda siz kendiniz için uygun olduğunu düşündüğünüz bir mektup yazıp, kişiye iletirsiniz, o sadece üzerinde düzeltmeler yaparak size geri verir.

İş Arama Sürecini Azaltmak İsteyenlere Tüyolar

“İş arama” kavramı başlı başına soru işaretleri ve çözüme ulaşması beklenen pek çok sorunu içermektedir.

Bir önceki işinden kendi isteğiyle ayrılan ya da kovulan, halen yapmakta olduğu işten memnun olmayan kişiler çoğu zaman uzun süreli bir iş arama sürecine girerler. Bu süreçte akılcı, mantıklı adımlar atmak, doğru kararlar vermek ve en uygun yolu izlemek hedefe ulaşmayı kolaylaştıracaktır.

İş arama sürecindeki kişilerin kafasında; başvurdukları firmalar görüşmeye çağırırsa sunulması gereken yanıtlar, kendi sosyal medya hesaplarını ve LinkedIn profilini düzenleyip geliştirme, başvurduğu firmaların sosyal medya hesaplarını inceleyip takip etme gibi çok sayıda iş depolanmaktadır. Bunlara ek olarak tanıdıkların birbiriyle ilişkisiz iş tavsiyeleri ve taktikleri de iş arayanların kafasını karıştırmaktadır.

is-arama-sureci-tuyolari

Ancak bu süreçte akıldan çıkarılmaması gereken husus; iş arama sürecinin ciddiye alınması ve çaba gösterilmesi gereken bir dönem olduğudur. Bu dönemde ümitsizliğe, kaygıya düşmek yerine tıpkı bir performans sanatçısı gibi yoğun ve konsantre bir şekilde çalışmak gerekmektedir.

Eğer hayatınızın iş fırsatını yakalamak, onu elde etmek istiyorsanız bunun için tam anlamıyla mesai ayırmak, harcamak durumundasınız. İşte bu süreçte size yardımcı olabilecek birkaç öneri:

  • Mülakatlara ciddiyetle hazırlanın

Mülakatlar sizin tüm eğitim, deneyim ve kültürünüzü en doğru şekilde yansıtmanız gereken görüşmelerdir. Tıpkı bir performans sanatçısının rol için ne kadar çok çalıştığı değil de, sahnedeki performansı nasıl önemliyse, iş arayanların da sadece mülakattaki performansları önemlidir. İşsizliğin ciddi boyutlara ulaştığı ülkemizde bir tane iş pozisyonu için kimi zaman yüzlerce başvuru yapılmakta ve bu başvurulan yaklaşık % 50-60’ı da işin gerektirdiği niteliklere sahip durumdalar.

Bu bakımdan işe alınmak isteyen kişinin de bu sürecin ciddiyetini kavraması, mülakat performansını en yukarılara taşıyabilmek için hazırlanması esastır. Bu bağlamda her mülakatta yöneltilen klasikleşmiş sorular için en akılcı yanıtlar hazırlanmalı, kendi eğitim ve iş alanınızla ilgili olası sorulara kendini diğerlerinden ayıt edecek yanıtlar düşünülmelidir.

  • İnterneti aktif olarak kullanın

Günümüz teknoloji, internet çağı olduğu için internetin, sosyal medyanın kullanılmadığı bir mecra düşünülememektedir. İş arayan kişiler de, başvuru yaptıkları firmanın insan kaynakları uzmanları tarafından sosyal medya profil ve hesaplarının incelenebileceğini hesaba katmalıdır. Bu bağlamda basit, itici yeme-içme resimleri yerine, ilgi çekici aktiviteler, kültürel organizasyonlar paylaşılıp takip edilmelidir.

İş arayan bir kişi profilinin olası işvereni tarafından görüntülenmesi ihtimalini her zaman akılda tutmalıdır. Bununla birlikte mülakata çağrılma ihtimaliniz olan firmaların sosyal medya ve LinkedIn profillerini izleyin, hesapları takip edin ve hatta bu konuda notlar tutun. Bu sayede mülakata çağrıldığınızda eliniz güçlü olacaktır. 

  • İş arayışında süreklilik gösterin

İş arama durumu kesinlikle sıkıcı, ümit kırıcı ve çoğu zaman mutsuz bir süreçtir. Pek çok aday belli bir sürelik arayıştan sonra ümitsizliğe düşüp aktif olarak iş aramaktan vazgeçer. İşte bu süre içinde önüne çıkabilecek fırsatları da kaçırabilir.

Eğer siz hayatınızın iş fırsatını yakalamak, sizi gerçekten maddi, manevi mutlu edecek işe sahip olmak istiyorsanız iş arama sürecinde aktif ve pozitif olmak durumundasınız. Nasıl ki bir tiyatro sanatçısı seyirci az diye sahneye çıkmaktan vazgeçmiyor, bir avuç seyirciye bile rolünü en iyi şekilde yapmaya çalışıyorsa, iş arayanların da bu gayreti ve istikrarı göstermesi gerekir.

  • Sonuç odaklı hareket edin

Günümüz şartlarında iş de, iş arayan da çok. Bu bakımdan sizin için başvurulacak, görüşmeye gidilecek ve sahip olunacak çok fazla iş imkanı var. Kendi niteliklerinize uygun olan işlere alınmak için tam performansla çalışın, görüşmeye çağrılma yollarını araştırın.

İş arama sürecinde ümitsizliğe kapılıp da sizin için uygun olmayan, başarılı ve mutlu olamayacağınız işlere başvuru yapmayın. Bu bağlamda sizin için en doğru firmalara odaklanın ve bunu gerçekleştirebilmek, sonuca ulaşmak için çaba gösterin.

Mülakatta Özgüven Problemi Nasıl Aşılır?

İkili ilişkilerde, sosyal yaşam içinde, iş yaşantısında ve tabi ki de iş görüşmelerinde özgüven çok önemlidir. Ancak akıldan çıkarılmamalıdır ki, herkesin belli konularda güvensizlikleri, özgüven eksikliği bulunmaktadır.

Dışarıdan baktığımızda pek çoğumuzun mükemmel gibi gördüğü kişiler bile bazı konularda güvensizlik yaşamakta, hissetmektedirler. Zira herkesin kendinde beğenmediği bir şeyler mutlaka vardır. Ekranlarda görüp hayran olduğumuz Megan Fox “güdük başparmakları” yüzünden içe kapanık olduğundan, Angelina Jolie “komik bir kukla gibi” garip göründüğünden,  Kaley Cuoco ise kendi sesinden nefret ettiğinden bahsetmektedir. Hatta dünyaca ünlü top model Kate Moss bile “yay gibi bacakları” yüzünden içe kapanık birisi olduğunu anlatmaktadır.

Tüm bu örnekler göz önünde bulundurulduğunda bazı konularda özgüven eksikliği hissedilmesinin doğal olduğu daha net anlaşılmaktadır. Aslında bu durum insan olmanın doğal bir sonucudur.

mulakat-ozguven

Neden güvensizlikler hissederiz?

Gençlikte ve yetişkinlikte yaşadığımız pek çok psikolojik, zihinsel sorunun kaynağının bebekliğimiz, çocukluğumuz olduğu düşünülür. Elbette ki bunun gerçekliği söz konusu. Zira kişiliğin, huyların oluşmaya başladığı dönemde yaşanan dengesizlik ve olumsuzluklar geleceğimizin de sorunlu olmasına sebep olabiliyor. Sizin kendinizi özgüvensiz hissettiğiniz konu fazlasıyla orijinal, hiç duyulmamış, sizin dışınızda hiç kimsenin haberdar olmadığı bir durum olabilir.

Ayak başparmağınızın çirkin olması gibi sadece sizin bildiğiniz, fark ettiğiniz ve asla vazgeçemediğiniz, yenemediğiniz bir güvensizlik sebebiniz var olabilir. İş görüşmesinde elbette ki ayak başparmağınız görünmeyecek ve hiç kimse bunu fark etmeyecektir. Ancak sizin için bu en görünür, en fark edilir sorun olacaktır. Bu tür bir sorunun sizin kişisel ve profesyonel yetilerinizi, deneyimlerinizi alt etmesine izin vermemelisiniz. Bunu başarırsanız içinizdeki gerçek “sizi” ortaya çıkarabilir ve gerçekte olduğunuz ya da olmak istediğiniz kişiyi iş görüşmesinde gösterebilirsiniz. Zira pek çok kişi, özellikle de insan kaynakları uzmanları güvensizlikleri olan kişileri deyim yerindeyse kokularından tanırlar.

Özgüvensiz kişiler iş görüşmesi esnasında da kendi içlerindeki o “şey” ile mücadele etmeye çalıştıklarından karşılarındaki kişiler onlara iltifat ettiklerinde bile bunun altında bir çeşit ima aralar. Bu bakımdan iş görüşmelerinde kendi kendinizi sabote etmekten vazgeçin ve eğer bunu başaramıyorsanız, görünüşünüzdeki veya kişiliğinizdeki size acı veren, utandıran unsuru hiç takmıyormuş gibi rol yapmaya çalışın. Zira iş görüşmeleri kısa süre içinde kendinizi en iyi anlatmanız gereken ve genellikle telafisi olmayan zaman dilimidir. Bu bakımdan belki de hayatınızın rolünü oynamanız en doğrusudur. Ancak bu güvensizliklerden kurtulmak en mantıklı ve faydalı olandır. Bunun için özgüven eksikliğinizi karşınızdakilere yansıtan bazı ipuçlarını bilmeniz sizin için yol gösterici olacaktır.

  • Gözlerinizi kaçırarak konuşmayın

Özgüveni düşük olan kişiler, özellikle stresli, garip ve rahatsız ortamlardayken konuşurken gözlerini kaçırma eğilimindedirler. Mülakat zaten yeterince stresli ve çetrefilli bir durumdur. Zira belki de hayatın en önemli iş fırsatı bu mülakatın sonucuna bağlıdır.

Gözler, çoğunlukla ağzın, dilin söylediğinden daha fazlasını söylemekte ve hissettirmektedir. Zaten bu sebeple biriyle iletişim kurarken gözlerinin içine bakarak konuşabilmek bir özgüven göstergesidir. Bu bakımdan kendisiyle ilgili kaygıları, eksiklikleri olan kişiler de göz teması kurmaktan kaçınırlar. İşte bu konuşurken gözleri kaçırma durumu, karşıdaki kişiye sakladığı bir şeyler olduğu izlenimi de verebilmektedir.

Hatta sözüne güvenilmez, duruma göre yön, şekil değiştiren “kaypak” bir insan algısı bile yaratabilir. Genel kişilik yapısı olarak içe kapanık ve utangaç olan kişiler için doğru bir göz teması kurmayı ve iletişimi kesintisiz sürdürmeyi öğrenmek gerçekten zor olabilir. Ancak bunun için psikolojik destek almak ya da kişisel gelişim kitapları, makaleleri okuyarak kendini geliştirmek hayati önem taşımaktadır. Zira iş görüşmelerinin telafisi yok ve hem eğitim, hem yetenek hem de deneyim olarak en uygun aday olduğunuz iş imkanlarını sırf bu yüzden kaybetmemelisiniz. Mülakatın başarılı geçmesinin temel kuralı görüşme boyunca göz temasını kaçırmamaktır.

Ancak bunu öğrenmeyip zorlama biçiminde yaparsanız agresif ya da ürkütücü bir görüntü ortaya çıkabilir. Karşınızdaki kişiye dik dik bakmak ve göz teması halinde iletişim kurmak arasında ince bir çizgi vardır.

  • Sebepsiz yere özür dilemek güvensizlik göstergesidir

Özgüven eksikliği kişilerde gereksiz bir özür dileme eğilimi oluşturmaktadır. Günlük rutin yaşamında kişisel ilişkilerinde, sosyal yaşamında ya da iş ortamında sürekli özür dileyen kişilerin kendilerinden memnun olmadıkları aşikardır. Özellikle kendisinde kaynaklanmayan aksiliklerde ya da çok küçük aksaklıklarda hemen kendini suçlayıp özür dilemek özgüven eksikliği göstergesi olarak algılanmaktadır.

Bu tür vakalar hiç de azımsanamayacak kadar fazladır ve psikolojide “kronik özür dileyici” gibi bir betimleme bulunmaktadır. Tabi ki her birey kendisinden kaynaklanan olumsuzluklar için özür dilemeli, sorumluluk almalıdır. Ancak yağmur yağdığından dolayı kıyafetinizin ıslak olması, şemsiyenizin bir miktar su damlatması gibi sebepler sizin ezilerek özür dilemeniz için bir sebep değildir. Sizden kaynaklanmayan bu tür durumlar için kendinizi güvensiz, suçlu hissetmekten ve özellikle de iş görüşmelerinde özür dilemekten vazgeçin.

  • Sorulara fazla yüksek ya da düşük ses tonuyla yanıt vermek özgüven eksikliğinin dışa vurumudur

Günlük yaşamdaki rutin iletişimde de iş görüşmelerindeki iletişimde de kişinin ses tonu çok önemlidir. Zira ne mırıldanır gibi kısık sesle, ne de kavga eder gibi yüksek sesle konuşmamakta fayda vardır. Her iki durumda da özgüven eksikliği göstergesi sezinlenmektedir.

İnsan ilişkileri ve kişisel gelişim konusunda eğitimli kişiler ses tonunun verdiği mesajları çok net algılayabilmekteler. Çok kısık sesle konuşmak “söylediğim şeyden emin değilim” izlenimi verirken, çok yüksek sesle konuşmak da “doğruyu değil, şu an duruma en uygun olanı söylüyorum”, “haklı olmadığım için ancak sesimi yükselterek üste çıkabilirim” mesajını vermektedir. Ayrıca iş görüşmelerinde yöneltilen bir soruya, başka bir soru ile karşılık vermek de aslında o sorunun yanıtını bilmediğinizi göstermektedir.

Ancak yanıtlarınız kendinize güvenerek verdiğinizde, karşınızdaki kişiler belki sizinle aynı görüşte olmayacaklar, ama mutlaka size inanacaklar. Doğruluğuna % 100 inandığınız bir konuda bile düşük bir ses tonuyla yaptığınız açıklama, karaktersiz ve belki de çocuk kandırmacası gibi gelecektir.

Mülakat gibi hayati durumlarda sinirinizi, stresinizi ve ses tonunuzu kontrol altında tutmayı öğrenmelisiniz. Gerçekten kendinize ve yeterliliklerinize olan güveninizi gösterebilecek ses tonunu yakalayıncaya kadar, ayna karşısında veya sesinizi bir cihaza kayıt ederek ya da bir arkadaşınıza sayısız konuşmalar yaparak çalışmalısınız. Özgüven tüm kapıları açabilecek bir anahtardır, bunu bakışla, ses tonuyla, davranışlarla karşıya geçirebilmek gerekir.